Asker Mağdurlara Hakları Verilmeli (06 Ocak 2011)

 

MAĞDURLARIN ZARARLARI MİLLETÇE PAYLAŞILMALIDIR

YAKIN TARİHİMİZİN ASKER MAĞDURLARI:

28 Şubat sürecini 8. Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal'ın vefat tarihi olan 17 Nisan 1993 tarihinden başlatmak lazımdır.

Ama, inançlı insanların hukuk dışı tasfiyesinin başlangıcını, 12 Eylül 1982 Anayasasının 125. maddesinin YAŞ' a verdiği yetki ile 926 Sayılı Kanunda yapılan değişikliğin tarihi olan 29 Temmuz 1983 tarihine kadar götürmek gerekir.

28 Şubat süreci, özellikle,Türk Silahlı Kuvvetlerindeki ayrışmanın, daha doğrusu inançlı insanlar üzerindeki baskının yoğunlaştığı dönemdir.

Bu dönem Silahlı Kuvvetlerimizdeki İslami inancını yaşamak isteyen askerlerimizin üzerine kabus gibi çökmüştür.

 

Horlanmış, dışlanmış, astlarının nezdinde bile ikinci sınıf insan muamelesi görmüş, mesaide arkadaşları, evlerinde yakın komşuları kendilerinden uzaklaşmış, bazı yerlerde tesettürlü eşler evlerinde bir nevi hapis hayatına mahkum edilmiş, askeri sağlık birimlerine ve sosyal tesislerine alınmamış, kurslara ve mesleki gelişim programlarından dışlanmış, harp akademilerine kabul edilmemiş, girmişse bir kulp takılıp çıkartılmış, komutanlık ve itibarlı görevlere yaklaştırılmamışlardır.

Bu baskının ağırlığını, bütün mağdurlar üzerlerinde fazlasıyla hissetmişlerdir.

Bütün mağdurlardan ne anladığımıza gelince, bunu biraz açmak gerekir.

29 Temmuz 1983: 23 Eylül 2010 süreçteki mağdurları aşağıdaki dört grupta toplayabiliriz.

  1. Birlikler bünyesinde örgütlenen Batı Çalışma Grubunun elemanları tarafından tespit edilerek Genelkurmay Başkanlığına kadar rapor edilen bir kısım inançlı subay ve astsubaylar, neye uğradıklarını anlayamadan, ne ile suçlandıklarını bilemeden, herhangi bir belgeye dayanmaya bile ihtiyaç duyulmadan, hoyratça ve hukuk dışı bir işlem olan Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Kararlarıyla re'sen emekli edilmişlerdir. Yani bunlara YAŞ MAĞDURLARI diyebiliriz. Sayısı 1637 olan bu mağdurları, re'sen emekli edildikleri zaman bulundukları statü dikkate alınarak üç ayrı kategoride mütalaa etmek gerekir.

    • Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakkını almış ve göreve devam eden emsalleri de, içinde bulunduğumuz zamanda, yaş hadlerinden dolayı kadrosuzluktan emekli olmuş olanlar;

    • Kendileri emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını almamakla beraber içinde bulunduğumuz zamanda emsalleri emeklilik hakkını kazanmış ancak, yaş haddi nedeniyle kadrosuzluktan emekli olmamış olanlar;

    • Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını kazanmadıkları gibi, göreve devam eden emsalleri de henüz ne normal emeklilik ne de kadrosuzluktan emeklilik hakkını kazanmamış olanlardır.

  2. Bir Kısım subay ve astsubaylar da; İslami inancı Devlet için tehdit gören en yukarı kademedeki ideolojik kadrolarla aynı zihniyeti paylaşan en yakın amirleri tarafından, tabir yerinde ise ezile ezile, kulp olacak bir suça teşvik edilerek, davet edildikleri sosyal toplantılara eşli olarak katılmadıkları gerekçesi ile alınan savunmalar gibi bazı zorlama belgelerle, YAŞ'a götürülmeye bile gerek görülmeden, üçlü kararnameler veya bakan kararlarıyla re'sen emekli edilmişlerdir. Bunlara KARARNAME MAĞDURLARI diyebiliriz. Miktarları hakkında net bilgi olmamakla birlikte 200 civarında oldukları değerlendirilen, ancak gerçek sayıları ilgili bakanlıklarca bilinen bu grup mağdurlar aslında YAŞ Kararları ile emekli edilenlerden daha fazla eziyet görmüşlerdir. Bu mağdurlara yargı yolu açık olmasına rağmen tarafsız davranamayan idari yargı, zorlama belgeleri delil sayarak, bu mağdurların haklarını teslim etmemiştir. Bu mağdurları YAŞ mağdurlarından ayrı düşünmemek gerekmektedir. Bunları da YAŞ mağdurları gibi üç ayrı statüde düşünmek gerekmektedir.

  3. Bir kısım subay ve astsubaylar da; üstün hizmetlerine ve Silahlı Kuvvetlerimize olan gönül bağına rağmen, hatsız baskı ve atılma tehdidi altında, kazanmış oldukları emeklilik haklarını kaybetbe endişesiyle, sözde kendi istekleri ile emekliliklerini istemek zorunda kalmışlardır. Kesin sayıları belli olmamakla beraber YAŞ Mağdurlarının birkaç misli olan bu mağdurların baskı altında emekli oldukları bağımsız bir yargı tarafından, sıralı sicil dosyalarının incelenmesinden anlaşılması mümkündür. Bu mağdurlar da YAŞ mağdurları safında düşünülmelidir. Özlük haklarından doğan sosyal kazanımları ellerinden alınmadığı için, YAŞ mağdurlarının birinci kategorisindeki mağdurlara sadece maddi kayıplar açısından benzemektedirler.

  4. Mesleğinin baharında, ideallerinin doğrultusunda bin bir zahmetle girdikleri askeri okullardan inançları nedeniyle atılan öğrenciler de, hayallerine indirilen darbe ile, bu dönemin büyük mağduriyete uğramış kurbanlarındandırlar. Uygulanan işlemlerin yargı denetimine açık olması bu mağduriyete gözümüzü kapatmamıza gerekçe olamaz. YAŞ mağdurlarını sayarken bu mağdurlar ayrı düşünülmemelidir.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 dönemlerinin askerî mağdurları da 1983:2010 arası askerî mağdurlardan farklı değildir.

KAMU HİZMETİ YAPARKEN UĞRANILAN ZARARLAR KİŞİLER ÜZERİNDE BIRAKILMAYIP, KAMU TARAFINDAN PAYLAŞILMALIDIR.

Bu idare hukukunun temel bir prensibidir.

Kamu hizmeti yapılırken, bazen kişiler idarenin hiçbir kusuru olmadığı halde, terörle mücadelede görev alan bir kamu görevlisinin çatışma sırasında aldığı yaradan sakat kalması veya şehit olmasına benzer eylemle zarar görebileceği gibi; idarenin yetki ve gücünü elinde bulunduran görevlilerin yetkilerini hukuk dışı yöntemlerle muhataplarının üzerinde kullanması suretiyle, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinde olduğu gibi, idarenin kusurundan dolayı şahıslar zarar görmüş olabilirler. Kusuru olsun-olmasın zarardan dolayı idarenin sorumluluğu vardır.

Adil devlet bu zararları kişiler üzerinde bırakmayarak, milletin bütün fertlerine bölüştürür ve mağdurların haklarını onları memnun edecek bir şekilde teslim eder. Eğer gerekirse, kusurluları da bulur, onlara rücu eder.

Bir fiil ceza kanunlarında suç teşkil ediyor ise, güvenlik kuvvetleri faili yakalayıp yargıya teslim eder. Bağımsız yargı da faili hak ettiği ceza ile cezalandırılır. Bu yol mevcut iken idare, fertler hukuk dışı işlem ve eylemlere muhatap ediliyor ise, mağduriyetler ortaya çıkıyor demektir.

Mağdur; mazlum, yani günahsız olduğu halde gadre uğrayan, gaddarlığa, yani zalimin zulmüne maruz kalan anlamlarında kullanılan dilimizde yerleşmiş bir kelimedir. Mağdurluğun derecesi ise manevi yönü ile çekilen üzüntü ve sebep olduğu psikolojik çöküntünün derecesi ile; maddi yönü ise mağdurun mağdur olmayan emsallerinin ulaştıkları maddi imkanlarla ölçülebilir. Telafisi, manevi yönden üzüntüyü unutturacak bir tazminat, maddi yönden de emsalinin imkanlarına maddi olarak ulaştırılmakla mümkündür.

1983:2010 MAĞDURLARININ ZARARLARI NASIL TELAFİ EDİLEBİLİR?

  1. YAŞ Mağdurları;

    • Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakkını almış ve göreve devam eden emsalleri de, içinde bulunduğumuz zamanda, yaş hadlerinden dolayı kadrosuzluktan emekli olmuş olanların mağduriyetlerinin giderilmesi için;

      • Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalıdır.

      • Emsallerinin kadrosuzluktan emekli edildiği derece ve kademeye intibakları yapılmalıdır.

      • Re'sen emekli edildiği tarihten emsalinin emekliliğine kadar geçen sürede emsallerinin aldığı maaş ve tazminatların toplamı tazminat olarak ödenmelidir.

      • Görevinden uzakta geçirdiği sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır.

      • Emsallerinin derece ve kademesinden emekli maaşı bağlanmalıdır.

      • Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir.

    • Kendileri emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını almamakla beraber içinde bulunduğumuz zamanda emsalleri emeklilik hakkını kazanmış ancak, yaş haddi nedeniyle kadrosuzluktan emekli olmamış olanların mağduriyetlerinin giderilmesi için;

      • Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalıdır.

      • Emsalinin kadrosuzluktan emekli edildiği derece ve kademeye intibakları yapılmalıdır.

      • Re'sen emekli edildiği tarihten emsalinin emekliliğine kadar geçen sürede emsallerinin aldığı maaş ve tazminatların toplamı tazminat olarak ödenmelidir.

      • Görevinden uzakta geçirdikleri sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır.

      • Emsallerinin derece ve kademesinden emekli maaşı bağlanmalıdır.

      • Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir.

      • Emsalleri kadrosuzluktan emekli yaş haddine ulaşmayanların emekli derece ve kademeleri emsallerine paralel olarak arttırılmalıdır.  

    • Kendileri re'sen emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını kazanmadıkları gibi, göreve devam eden emsalleri de henüz normal emeklilik ve kadrosuzluktan emeklilik hakkını kazanmamış olanların mağduriyetlerin giderilmesi için;

      • Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalıdır.

      • Emsallerinin derece ve kademelerine intibakları yapılmalıdır

      • Re'sen emekli edildiği tarihden intibakının yapıldığı tarihe kadar emsalinin aldığı maaş ve tazminatlar, tazminat olarak ödenmelidir.

      • Görevinden uzakta geçirdikleri sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır.

      • İsteyenlerin ve uygun bulunanların emsallerinin derece, kademe ve rütbesindeki TSK'daki görevlere atamaları yapılmalıdır.

      • İsteyenlerin emsallerinin derece ve kademesindeki maaşı ile bir kamu görevine atandırılmalıdır.

      • TSK 'de veya kamuda göver istemeyenler 25 fiili hizmet yılı üzerinden emekli maaşı bağlanmalıdır.

      • Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir

      • Emekli maaşı bağlananlar, emsali kadrosuzluktan emekli oluncaya kadar, emekli derece ve kademeleri, emsallerinin hizmet yılı artışına paralel olarak arttırılmalıdır.

  2. Yargı yolu açık olduğu halde, yani YAŞ?a getirilmeden idari işlemle (Subaylar üçlü kararname ile, astsubaylar bakan onayı ile) re?sen emekli edilenlerin (12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül mağdurları da bu şekilde re'sen emekli edilmiştir.) mağduriyetlerinin giderilmesi için;

    • YAŞ mağdurları gibi işlem görmelidirler.
  3. İslamî inançları nedeniyle emekliliğe zorlananların mağduriyetlerinin giderilmesi için;
    • İnançlarından dolayı emekliliğe zorlandıkları yargı yolu ile belirleme imkanı verilmelidir.

    • Emsalleri YAŞ haddinden ve kadrosuzluktan emekli edilenlerin derece ve kademelerine intibakları yapılarak, emekli maaşlarında ayarlama yapılmalıdır.

  4. Askeri okullardan inançları nedeniyle çıkarılanların mağduriyetlerinin giderilmesi için;

    • Ödedikleri tazminatlar iade edilmelidir.

    • Haksız olarak çıkarıldığı askeri okulda geçirdikleri süre karşılığında, bu okuldan mezun olsalardı kazanacakları statünün aylık gelirlerinin, okullardaki geçirdikleri eğitim süreleri ile çarpımından çıkacak sonuç kendilerine tazminat olarak ödenmelidir.

    • Silahlı Kuvvetlerdeki emsalleri emekli olanlar, emsallerinin emekli derece ve kademesine intibak ettirilerek emekli maaşı bağlanmalıdır.

    • Emsalleri emekli olmayanlar, emsallerinin yaş haddinden dolayı emekli olacakları derece ve kademeye kadar borçlandırılarak, emsallerinin emekliliği ile birlikte emekli maaşı bağlanmalıdır.

SONUÇ;

Adil devlet, mağdur ettiği fertlerini mağduriyeti ile baş başa bırakamaz. Kaynağını bulur ve fertlerin zararlarını milletin fertlerine paylaştırarak hakkaniyetli bir şekilde zararları tazmin eder. Asker mağdurlar dönemi de ancak böyle kapanır. 06 Ocak 2011

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn