Yüksek Askeri Şura ve İşlevleri (20 Temmuz 2011)

  YÜKSEK ASKERİ ŞURA VE İŞLEVLERİ
(TURKISH REVİEW DERGİSİ İLE RÖPORTAJ)
(Röportaj, Derginin Ağustos-Eylül sayısında yayınlanmıştır.)

1) YAŞ nedir nasıl çalışır ve görevleri nelerdir?

CEVAP:

Yüksek Askerî Şûra (YAŞ); yalnız barış zamanında görev yapmak üzere, görev yetki ve çalışma esasları 1612 sayılı kanunla düzenlenmiş idarî ve istişarî bir Kuruldur.

Görevleri, 1612 Sayılı Kanunda belirtilmiştir. Kanunda bu görevler:

  • Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan askeri stratejik anafikrin (Konseptin) tespiti ve gerektiğinde yeniden gözden geçirilmesi hususlarında görüş bildirmek;

  • Silahlı Kuvvetlerin anaprogram ve hedefleri ile ilgili konularda görüş bildirmek;

  • Silahlı Kuvvetlerle ilgili olup önemli görülen kanun, tüzük ve yönetmelik taslaklarını inceleyip görüş bildirmek;

  • Başbakan, Genelkurmay Başkanı veya Milli Savunma Bakanının lüzum gördükleri hallerde Silahlı Kuvvetlerle ilgili diğer konular hakkında görüş bildirmek;

  • Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak,

ifade edilmektedir.

1982 Anayasasının 125. maddesinde YAŞ Kararları yargı denetimi dışında tutulmuştur. Bu hükmün Anayasaya konulmasından sonra; YAŞ kanunundaki ?Diğer kanunlarda verilen görevleri yapmak? görevinden yararlanarak, 926 Sayılı Türk Silahlı kuvvetleri Personel Kanununa da ilaveler yapılmış ve bu ilavelerle general/amiralliğe ve general/amirallerin terfi ve atama işlemleri ile subay ve astsubayların disiplinsizlik nedeniyle re'sen emeklilik işlemleri de YAŞ' nın görev ve yetkileri arasına sokulmuştur.

Bu şekildeYAŞ, TSK?lerinde general/amiral kadrolarının oluşmasında ve ideolojik yeknesaklığın sağlanmasında tartışmasız söz sahibi olmuştur.

 

2) YAŞ?ın toplantıları ne sıklıkla yapılır? Toplantılara kimler katılır?

CEVAP:

YAŞ' nın yılda olağan iki toplantısı vardır. Birisi, ağırlıklı olarak generel/amiral terfilerini görüşmek üzere Ağustos ayının ilk haftasında yapılır. İkincisinin tarihi ise Genelkurmay başkanınca belirlenir. Yılın ikinci tıoplantıları genellikle Kasım-Aralık aylarında icra edilir. Genelkurmay Başkanının istemi ile aynı yıl içinde başka toplantı da yapılabilir.

Toplantılar, Başbakanın başkanlığında ve Şûra üyelerinin katılımı ile yapılır. Genel kurmay ikinci Başkanı Şûrada Genel sekreterlik görevi yapar. Başbakanın bulunmadığı zamanlarda, Şûra'ya Genelkurmay Başkanı başkanlık eder.

Yüksek Askeri Şuranın üyeleri; Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı ile Silahlı Kuvvetler kadrolarında bulunan orgeneral ve oramirallerdir.

 

3) YAŞ kararlarının gizliliğinin dayanağı ve hukuki açıklaması nedir?

CEVAP:

YAŞ Kararlarının Ülke savunmasına dünük karar ve çalışmalarının gizli kalması hususu, savunmanın etkinliği bakımından gerekli olduğu tartışmasız bir gerçektir. Görevin tabiatında kaynaklanmaktadır.

Personel özlük hakları ile ilgili olarak alınan YAŞ Kararları ise, icrai hale dönüştükten sonra basına açıklanmaktadır. Bunun dışındaki gizlilik prensibinin uygulanmasının gerekçesi emniyet prensibinin gereği olarak görülmelidir.

 

4) YAŞ kararları nasıl alınır? Sivil ve askeri üyelerin kararlar üzerindeki etkisi nasıl olur?

CEVAP:

Kararlar toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Oylarda eşitlik halinde Başkanın katıldığı tarafın oyları geçerli sayılır. Oylama işlemi aksine bir karar alınmadıkça açık olarak yapılır. Şûra Kararlarına asker üyeler oyları hakim olur. Çünkü 15 askere karşı iki sivil üye vardır. Ama alınan kararlar tavsiye niteliğindedir. Kararların işleme sokulması Bakan onayını veya üçlü kararnameyi gerektirmektedir. Bu durumda, Bakan ve Başbakan Şûrada karara bağlanan bir meselenin uygulamaya sokulmasını engelleyebilirler.

Bu durum, 2010 Ağustos Şûrası kararları dışında uygulanmamıştır. Re'sen emeklilik kararlarına şerh koymalarına rağmen, Milli Savunma ve İçişleri Bakanları ile Başbakan ve Cumhurbaşkanları kararnameleri imzalamışlardır.

 

5) YAŞ kararları ordunun gelecekteki yönetim yapısını etkileyebilir mi?

CEVAP:

Ordunun gelecekteki yönetim yapısı, tamamen YAŞ tarafından belirlenmektedir diyebiliriz.

 

6) YAŞ kararları sadece askeri yetkililerin talepleri doğrultusunda mı şekillenir; yoksa sivil otorite de bir talepte bulunabilir mi?

CEVAP:

Taleplerinde ısrarcı olurlarsa, Kararlar askerlerin talepleri istikametinde çıkar. Ancak, sivil otorite bu kararları uygulamaya sokmayabilir.

Uyumlu bir çalışma ortamında sivil üyelerin talepleri de kararlarda karşılanabilir. Bunun için sivil otoritenin muktedir, siyasi istikrarın sağlanmış olması gerekir.

 

7) Başbakan ya da Cumhurbaşkanı alınan kararlara itiraz ederse bundan sonraki süreç nasıl çalışır?

CEVAP:

YAŞ Kararlarının uygulamaya sokulmasında yetki ve sorumluluk sivil iradenindir. Sorumluluğu yüklendikten sonra, Cumhurbaşkanı ve Başbakan kararları uygun bulmuyorlarsa onaylamayabilirler. Bu durumda mağdur edildiğini düşünen şahıslar yargıya baş vurabilirler. Ancak General terfi ve emeklilik işlemleri yargıya kapalıdır. YAŞ Kararlarını, bu kararları uygulamaya sokacak kararnamelerle birlikte düşünmek gerekir. Böyle olursa, sivil otorite, YAŞ Üyelerinin en yetkilileridir diyebiliriz. Ancak bu yetki 2010 Ağustos Şûrasından başka hiç kullanılmamıştır.

 

8) YAŞ kararları sonucu ordudan ihraç edilenler için herhangi bir itiraz hakkı var mıdır?

CEVAP:

12 Eylül 2010 Referandumundan önce ihraç edilenler için bir itiraz hakkı yoktu. Bu tarihten sonraki YAŞ işlemlerinden dolayı mağdur olanlar meseleyi idarî yargıya götürme hakkına sahip oldular.

 

9) 12 Eylül referandumu ile kabul edilen yasal düzenlemelerin YAŞ?ın işleyişine nasıl etkisi oldu?

CEVAP:

12 Eylül Referandumunun 12. maddesi ile 1982 Anayasasının 125 maddesi değiştirilerek ?Yüksek Askeri Şura'nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç, her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.? hükmü getirildi.

Buna göre, general terfi, atamaları ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma ilemleri yine yargıya kapalı tutulmaktadır. Disiplinsizlik gerekçesi ile re'sen emekliye sevk ilemlerinden dolayı yargıya baş vurma hakkı getirilmiştir.

 

10) YAŞ kararlarına itirazları kabul edilenler ne gibi haklar elde edecekler?

CEVAP:

23 Mart 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlarak yürürlüğe giren 6191 sayılı kanuna eklenen geçici bir madde ile ?12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler? in mağduriyetlerinin büyük bir bölümüne son verilmiştir.

 

Öncelikle ve en önemlisi, Hiçbir suçları olmadığı hakde haksız ve hukuksuz bir şekilde Silahlı Kuvvetlerden çıkarıldıkları kabul edilmiştir. İlişiklerinin kesildiği tarih ile kanunun çıktığı tarih arasındaki süre Silahlı kuvvetlerde geçmiş sayılmıştır.

Bundan başka, Silahlı kuvvetlerden normal yollarla emekli olmuş veya halen görevde bulunan emsallerinin özlük haklarına yakın imkanlar sağlanmıştır.

Emsalleri emekli olmuş olanlara, emsallerinin emekli maaşları bağlanabilecek, emekli kesenekleri kurumlarınca ödenerek emekli ikramiyesi verilebilecektir.

Emsalleri henüz emeklilik hakkını almayanlara da, Devlet Personel Başkanlığı bünyesinde açılmış olan araştırmacı kadrolarına, Silahlı kuvvetlerdeki emsallerinin maaş ve özlük hakları ile görev verilebilecektir.

Silahlı Kuvvetlerden ilişiklerinin kesildiği rütbe ve kıdemleri üzerinden emekli kimlik kartı verilebilecek. Emsalleri gibi silah, silah taşıma ruhsatı ve pasaport alabilecekler. Emsallerinin sosyal haklarına sahip olacaklardır.

Emsallerine nazaran bazı haklarının alınması için yeterli olmayan bu kanunun noksanlıklarının da, uygulamaların sonuçlanmasını müteakip, yeni düzenlemelerle giderileceğine inanılmaktadır.

Yine yargıya açık işlemlerle mağdur edilmiş subay astsubayların durumu için de, sistem normalleştikçe, yeni düzenlemelerin yapılması mağdurları tarafından beklenmektedir.

 

12) Geçen yıl gerçekleşen YAŞ?ta Başbakan?ın reddi sonucu bazı atamalar yapılmadı. Böyle durumlarda TSK ne gibi bir yol izliyor?

CEVAP:

Alışılmamış bu durum karşısında Başbakanın kararına bir direnç oluşturulmak istendi. Muhataplar Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açtılar. Mahkeme, davacıları haklı buldu. Ancak, Bakanlık yargıdaki davaları nedeniyle ilgili şahısları açığa aldı. Böylece direnç kırıldı. Tabii o görevlere başka ehil personelin atanması suretiyle hizmetlerin yürütülmesinde bir aksamaya sebebiyet verilmemesi mümkündür. Normalde böyle bir yol izlenmesi gerekmektedir.

 

13) Ergenekon ve balyoz davası YAŞ atamalarını nasıl etkiledi?

Bu davalarda zanlı olarak ifadesi alınanlar ve haklarında yargılama kararı verilenler, başlangıçta Bakanlık yetkileri kullanılarak açığa alınmadığı için, isnat edilen suçlamalar küçümsendi. İsnat edilen suçlar gerçek dışı ve kurgulama olduğuna dair Genelkurmay Başkanlığınca kampanya başlatıldı. O dönemlerde YAŞ tarafından yapılan terfi ve atamalar gerilim yarattı.

Ayrıca, darbeye teşebbüs suçlamalarının, sadece adı geçen kişilerle sınırlı kalamayacağı düşünüldüğünden, yargılamaların 28 Şubat Post Moder Darbesinin sorumlularına ve onların emrinde çalışanlara kadar uzanacağı endişesi de görev başında bulunan, TSK' nin üst komuta kademesini, yargılamaların durdurulması için girişim yapmaya sevk etti.

Bütün bu düşünceler ile gerilen asker-sivil ilişkileri, sonunda 2010 Ağustos Şûrasında patlak verdi. Ancak, Genelkurmay Başkanının değişmesi ile asker atamalarınında sivil iradenin olurunun alınması gerektiği hususunun kabul gördüğü yeni bir döneme girildiği kanaati gözlenmektedir.

 

14) Tutuklu muvazzaf subaylardan kaynaklanan boşluğu TSK kendi içerisinde nasıl bir işlemle giderme yoluna gitti?

CEVAP:

Her yıl Silahlı Kuvvetlerden bine yakın subay, bir o kadar astsubay ve 50'e yakın da general emekli olmaktadır. Onların yeri nasıl dolduruluyor ise, tutuklanan muvazzaf askerlerin yeri de benzer şekilde ve hiçbir zaafiyete sebebiyet verilmeden doldurulabilir. Bunun için geçecek süre, atama kararnamelerinin hazırlanma süreci için gereken Birkaç haftalık süre yeterlidir. Yeni atamalar oluncaya kadar da, boşalan görev yerleri, en yakın kadrodaki kişinin vekaleti ile, görev yerinin boşalması ile birlikte doldurulur. TSK' de görevler kişilerle kaim değildir. Görevden ayrılanın yerinin daha yeteneklisinin atanması ile doldurulabilir.

Burada üzerinde durulması gereken husus tutuklamaların yarattığı psikolojik ortamdır. Bu da zaman içinde ortadan kalkacaktır.

 

15) AYİM kararları ile YAŞ kararları arasında ne gibi bir irtibat var? YAŞ?ta terfi edemeyen bir subay nasıl oluyor da AYİM kararıyla terfi ettirilebiliyor?

CEVAP:

YAŞ idarî bir kuruldur. YAŞ Kararları dayanak yapılarak tesis edilen işlemler de birer idarî işlemdir.

AYİM ise, tesis edilen idarî işlemlerin hukuka uygunluğunu denetleyen, MSB' lığına bağlı Askerî Yüksek İdare Mahkemesidir. Danıştayın Silahlı Kuvvetlerdeki eşidir.

AYİM normal olarak, TSK Kademelerince tesis edilen idari işlemlerin hukuka uygunluğunu inceleyerek, işlem hukuka, daha doğru tabiri ile yasal mevzuata uygunsa davayı reddederek işlemi bir nevi onaylamakta, mevzuata uygun değilse, işlemi iptal ederek, davacının konumunu, idarî işlem tesis edilmeden önceki durumuna getirmektedir.

Subay ve astsubayların terfi işlemleri YAŞ' da görüşülmemektedir. YAŞ 'da sadece general ve amirallerin terfi ve atamaları görüşülüp karar bağlanmaktadır. Subay astsubaylar terfi ettirmezlerse, terfi ettirilmeme işlemi hakkında AYİM'de dava açabilirler.

Terfileri, emeklilikleri ve atamaları YAŞ'da belirlenen generaller ise, Anayasanın 125. maddesi YAŞ Kararlarını yargı denetimi dışında tuttuğu için, AYİM'e dava açamazlar, açsalar bile AYİM, bu davaları esastan incelemeden, reddeder.

Ağustos 2010 Şurasında, oy çokluğu ile terfilerine karar verilen iki general ve bir amiral, Cumhaurbaşkanı, Başbakan ve MSB/İç İşleri Bakanlarının onayı bulunan terfi ve atama kararnamelerinde isimlerine yer verilmediği için terfi edemediler.

Tesis edilen idari işlem ile bu işleme dayanak yapılan YAŞ Kararı farklılık gösterdiği için, AYİM idari işlemi esastan inceleme yetkisini kendisinde görerek, üçlü kararname ile terfi ettirilmeme işlemi reddetmiş ve iki general ile bir amiralin terfi etmelerinin yolunu açmıştır. Bu karar emsali önce görülmemiş bir karardır.

AYİM'in bu konudaki kararından, YAŞ Kararına uygun idari işlemler yargıya kapalı, ancak YAŞ Kararına uygun olmayan işlemler yargıya açık olduğu sonucu çıkmaktadır. Örneğin, terfi durumda olup da YAŞ tarafından terfi ettirilmeyen bir general dava açsaydı, AYİM bu davayı reddederdi.

Buradan çıkan önemli diğer bir sonuç da, siyasi iradenin YAŞ Kararlarına muhalefet ettikleri zaman, bu kararlarla ilgili idari işlemi yapmadıklarında yetki gaspı söz konusu olmamakta, sadece mağdur olan kişiler var ise yargıya baş vurma hakkı doğmaktadır.

 

16) AYİM kararlarına itiraz hakkı bulunuyor mu?

CEVAP:

AYİM, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapan bir mahkemedir. Kararları hakkında, yine kendisine ?karar düzeltme? ve kararın ?yazılı emir yolu ile bozulması? talebinde bulunulabilir.

Bunun dışında itiraz mercii ve hakkı yoktur.

 

17) AYİM hakimleri emir komuta zincirinde üsleri olan komutanları nasıl yargılıyorlar veya haklarında nasıl karar veriyorlar?

CEVAP:

Aslında AYİM'de eylem ve işlemler yargılanmaktadır. Davalı da ya MSB'lığı, ya da İç İşleri Bakanlığıdır. Hakim bağımsızlığı teminat altına alınabilse tarafsız kararların verilmesi mümkün olabilir.

AYİM Üyeleri, bu mahkemeye seçilip atandıktan sonra sicil almazlar ve hakim bağımsızlığını sağlayacak bir kısım düzenlemeler getirilmiştir. Ama, Mahkeme üyelerinin özellikle, en fazla 4 yıl sonra esas görevine dönmek zorunda olan subay üyelerin ve YAŞ Kararları ile terfi ettirilerek generalliğe yükseltilme ve AYİM Başkanlığına getirilme bekleyen hakim üyelerin bağımsız karar verebilmeleri her zaman mümkün olamamaktadır.

12 Eylül 2010 referandumu, AYİM üyelerinin hakim teminatının arttılması için de hüküm taşımaktadır.

Eğer, AYİM Üyeliğine seçelen subay ve hakim üyeler, askeri üniformalarından sıyrılabilse, subay üyelerin görev süreleri de hakim üyeler gibi yaş haddine kadar uzatılabilse ve Mahkeme Başkanı ve Başsavcılar mahkeme üyeleri tarafından seçilebilseler, AYİM çok daha bağımsız ve adil kararların altına imza atabilir.

En uygunu, Danıştay bünyesinde, sivil üyelerden oluşmış bir AYİM'dir.

 

18) Türkiye?de genel kurmay başkanları neden hep Kara Kuvvetleri?nden çıkıyor? Bunun hukuki bir zemini mi var?

CEVAP:

Yurt Savunmasında aslı unsur ve kuvvet Kara Kuvvetleridir. Diğer Kuvvetler destek güçü olarak kabul edilirler.

Kara Kuvvetlerinin personel mavcudu diğer iki kuvvetin mevcudunun yaklaşık on katıdır.

Kara Kuvvetlerinde, Kuvvet Komutanlığının altında, komutanı orgeneral olan dört tane daha ordu vardır.

Kara Kuvvetlerinde 10 orgenerale karşı Denizde iki oramiral, havada da iki orgeneral vardır.

Kara Kuvvetlerindeki Kuvvet Komutanı dışındaki orgeneraller bile bazen diğer kuvvet komutanlarından daha kıdemlidir.

Kara Kuvvetleri komutanları ise genelde orgenerallikte 5./6. senelerinde Genelkurmay Başkanlığı sırasına girmektedir. Diğer Kuvvetlerde orgeneral/oramiraller en fazla dört yıl görev yapabilmektedirler.

Bu nedenlerle, Genelkurmay Başkanları hep karacıdır.

 

19) Ordunun yüksek kademelerinde generallerin birbirlerine karşı lobi yaptıkları veya bir diğerinin kariyerini karartmaya çalıştıkları doğru mudur?

CEVAP:

Münferit olaylar olabilir. Ama, siyasilerin, seçilebilmek için uyguladıkları kararlama kampanyaları ve propagandaları dikkate alındığında ve diğer kamu kurumlarındaki rekabet dikkate alındığında, TSK'deki lobi çalışmasının çok da önemli olmadığı söylenebilir.

Ama TSK'da lobi çalışmasından ziyade, 1960 darbesi ile başlayan bir cunta oluşumu, terfiler üzerinde etkili olmuştur diyebiliriz.

 

20) Genel Kurmay Başkanı?nın Savunma Bakanlığı?na değil de direk olarak Başbakanlığa bağlı olması bir teamül meselesi mi yoksa Türk milletinin karakteriyle alakalı bir durum mudur?

CEVAP:

Askerî vesayet sisteminin sürdürülebilmesi içindir.

Genelkurmay Başkanları kendilerini Bakanlar Kurulunun üstünde görürler. Yakın zamana kadar, Başbakan ile aralarındaki bağlar bile çok zayıftı. Kendilerini genelde, TBMM'nin ve Bakanlar Kurulunun üzerinde görürlerdi. Meselelerini Cumhurbaşkanları ile çözerlerdi.. Bu bakımdan Cumhurbaşkanlarının Silahlı Kuvvetlerin mensupları içinden veya Silahlı Kuvvetlerin tasvip ettiği kişilerden olmasının üzerinde dururlardı.

Genelkurmay Başkanları gerçek anlamıyla, ancak 2007'den sonra Başbakana bağlı olduklarını anladılar.

Gidiş, Genelkurmay Başkanlarının MSB'lığına bağlanması istikametindedir. 20 TEMMUZ 2011

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Onursal Başkanı

 

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn