TSK İç Hizmet Yönetmeliği Kimin için Değiştirildi (19 Kasım 2007)

YÖNETMELİK KİMİN İÇİN DEĞİŞTİRİLDİ ? 

17 Kasım 2007 Tarihli yazılı basında ve bir kısım internet sitelerinde, aynı tarihli Milliyet Gazetesinden alıntı yaptığım, aşağıdaki haber yer almıştır.

?Emekli paşalara 'sus' genelgesi...

 

 ?..Emekli subay ve paşalara ?sus? genelgesi olarak değerlendirilen yönetmelikte, ?Kendisine özel bir görev verilmediği halde görevi ve sıfatı icabı muvazzaflık yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları çeşitli komutanlık ve resmî kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilenlerin orduevleri, askerî gazinolar ve diğer askerî sosyal tesislere girişleri, Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabilir. denildi. ANKA?

?http://www.milliyet.com.tr/2007/11/17/son/sonsiy05.asp?

 

18 Kasım 2007 tarihinde de Genelkurmay Başkanlığının resmi internet sitesinde de, konu ile ilgili aşağıdaki duyuruya yer verilmiştir.

?BASIN AÇIKLAMASI; TARIH   : 18 Kasım 2007 ;  NO        : BA - 33 / 07

1.    Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğinin 664 üncü Maddesinde yapılan değişiklikler ile aynı Maddeye eklenen (ç) alt bendi Resmi Gazetenin 26703 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.

2.    Bazı basın ve yayın organlarında?.."Emekli generallere konuşma yasağı getirildi" gibi tamamen gerçek dışı beyanlarda bulunulmuştur.

3.    İç Hizmet Yönetmeliğinde yapılan bu değişikliğin taslağı, Genelkurmay Başkanlığınca Milli Savunma Bakanlığına 30 Nisan 2007 tarihinde gönderilmiştir.

4.    Maddeye eklenen (ç) alt bendi, kişilerin fikirlerini beyan etme özgürlüğünü kısıtlamayı değil; Türk Silahlı Kuvvetlerinde var olan silah arkadaşlığı ve ahde vefa geleneğini korumayı amaçlamaktadır ?..

5.    Yapılan değişiklik, esas itibarıyla emekli askeri personele kesinlikle genel bir kısıtlama içermemektedir??. Ayrıca, Silahlı Kuvvetlerin kendisine yıllarca hizmet etmiş bu kişilere karşı saygıdan ve vefa duygusundan başka bir duygu beslemesi mümkün değildir.

6.    Ancak sayıları çok az olmakla birlikte, şahsi tatminsizlik ve bazen maalesef irticai görüşlerin etkisiyle, belli kişiler ve basın yayın kuruluşlarından Türk Silahlı Kuvvetlerine akıl almaz ve kabul edilemez bir şekilde kin ve nefretle saldıranlar da mevcuttur. Muvazzaflık döneminde alınan görevler ve sahip olunan bilgiler hakkında saptırılmış veya gerçek dışı beyanlarda bulunarak astlık-üstlük ilişkilerini zedeleyen, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik aşağılayıcı söz ve davranıştaki bu kişilerin Türk Silahlı Kuvvetlerinden uzak tutulmaları, doğal bir kurumsal korunma tedbiridir.

7.    Söz konusu yönetmelik değişikliğinin "emekli generallere konuşma yasağı" şeklinde yansıtılması, belli siyasi maksatlarla Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan bir tavır olarak değerlendirilmekte ve kınanmaktadır??.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.?

http://www.tsk.mil.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2007/BA_33.html

Mesele bizi yakından ilgilendirdiğinden, hem ilgili Yönetmelikte yapılan değişikliği, hem de bu değişikliğin basında yer alış şeklini beğenmeyen Genel kurmay Bildirisini yorumlamak istiyorum.

Yönetmelik değişikliği ile; ?Kendisine özel bir görev verilmediği halde? konuşan ve yazan kişilerin,  geçici veya sürekli olarak TSK?nin sosyal tesislerine girişlerinin engellenmesi için, Genelkurmay Başkanlığına idarî bir yetki veriliyor. Buradan anlaşılıyor ki, bazı emekli subay ve generallere, TSK?nin gündemdeki konular hakkındaki düşünce ve görüşlerini açıklamaları için özel görev verilmektedir.  

Yalçın Doğan?ın, 30 Aralık 2006 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayımlanan makalesinde: ??Kısaca TESUD, yani Türkiye Emekli Subaylar Derneği. Eskiden beri varolan, kıyıda, köşede kalmış, sıradan derneklerden biri. Artık öyle değil. Askerler kararlı. TESUD?u çağdaş bir sivil toplum örgütü haline getirerek, görüşlerini TESUD üzerinden aktarmaya karar veriyor. TESUD?la görevini fiilen sürdüren askerler arasında paralel bir çalışma var. ?.TESUD?un halkla ilişkilerini herkesin yakından tanıdığı bir isim yürütüyor.Çankaya?da Cumhurbaşkanlarının basın sözcülüğünü yıllarca yürüten Ali Baransel.TESUD?un yeni niteliğini soruyorum, Baransel: ?Toplumda tartışma kültürü yaratmak istiyor. İş dünyasının görüşünü nasıl TÜSİAD yansıtıyorsa, aktif asker de mesajını TESUD üzerinden vermek istiyor????..?http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5698825&yazarid=91? diyerek Genelkurmayın, mesajlarını TESUD vasıtasıyla, yani emekli askerler vasıtasıyla vereceğini duyuruyor. Bu yorum ile, Yönetmelikte yapılan değişiklikte belirtilen ?Kendisine özel bir görev verilmediği halde? ibaresi, hem meseleyi netleştiriyor, hem de bazı dostların da merak ederek, ?son zamanlarda emekli askerler neden bu kadar çok konuşuyor? sorusunun açık bir cevabını oluşturuyor.

Bu noktada şunu belirtmeliyim ki bu davranış, Silahlı Kuvvetlerimize itibar kazandırmamıştır. Hem bilgi kirliliğine,  hem de zihin karışıklığına sebep olmuştur. Genelkurmayın veya emekli asker temsilcilerinin, iç politik meselelerde,  olur-olmaz yer ve zamanlarda, fikir serdetmesi; fakat Dağlıca Baskını gibi, büyük kayıplara mal olan askerî olaylarda, kamuoyunu tatmin edici ve ayrıntılı bir açıklama yapmamış olması  yadırganmaktadır. Türk toplumu, Silahlı Kuvvetlerimizin siyaset dışı kalmasını, ancak siyasi otoritenin verdiği görevlerin icrasında ortaya çıkan askerî meselelerin, yetkili ağızlar tarafından açıklanmasını istemektedir.

Kamu oyu, İç Hizmet Yönetmeliğindeki değişikliğin maksadının; kısa bir süre önce terörle mücadele konusunda beyanat veren Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlığı ve Ordu Komutanlığı da yapmış olan Orgeneraller dahil, siyasî, askerî ve terörle mücadele konularında görüş bildiren ve yorum yapan bütün emekli askerlerle, yorumlarıyla Başbakanı da çileden çıkaran emekli generaller olduğunu zannetmişti. Değişikliğin zamanlaması, hemen bütün yazılı ve elektronik ortamda yayın yapan medyanın aynı yanılgıya düşmesine sebep olmuştur.

Ancak yanıldığımızı, Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde 18 kasım 2007 tarihinde yayınlanan, 33 numaralı basın bildirisi ile anladık. Bu yanlış yorumlamadan, Genelkurmay başkanlığının telaşa düştüğü anlaşılıyor ki, hemen bir gün sonra, Yönergedeki değişikliklerin kimlere uygulanacağını net bir şekilde açıklıyor. Hedefte ?sayıları çok az olmakla birlikte, şahsi tatminsizlik ve bazen maalesef irticai görüşlerin etkisiyle, belli kişiler?in olduğu belirtiliyor.

Yani, milletin örtüsünü hazmedemeyenler, milletin manevî değerlerini hedef alanlar, Siyasî iktidara, TBMM üyelerine, Cumhurbaşkanına, Başbakana, Bakanlar Kuruluna, bunların kararlarına ve özel yaşamlarına  hakarete varan değerlendirme ve yorum yapanlar bu işlevlerine devam edebilecekler. Bu arkadaşlarımıza ceza değil teşvik var. Ama yanlış uygulamalara karşı duranlara tahammül edilemiyor. Susturulmaya çalışılıyor.

Şimdi de susturulmak istenenlerin kimler olduğunu bulmaya çalışalım. Genelkurmay Başkanlığı, Yönetmelik değişiklik teklifini Milli Savunma Bakanlığına 30 Nisan 2007 tarihinde göndermiş. Demek oluyor ki bu tarihten önce ve bu tarihe yakın günlerde, Komutanlarımızın hoşuna gitmeyen bazı olaylar olmuş.

O günlere geri dönersek; Sn. Genelkurmay Başkanımızın, terörle mücadele ve sınır ötesi harekât ağırlıklı 12 Nisan 2007 tarihinde, Basın toplantısı yapılmış; ve Türkiye?yi sarsan, Cumhurbaşkanı seçimini engelleyen, iç politikayı karıştıran ve seçimlerin öne alınmasına sebep olan 27 Nisan 2007 gece yarısı  Genelkurmay bildirisi yayınlanmıştı.

Öte yandan da;

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) tarafından 15 Nisan 2007 tarihinde İstanbul?da ?Milli İradeye Saygı Paneli? yapılmış ve panelde; TBMM?nin yetkisine müdahale edilmemesi gerektiğini belirtmiş, ayrıca nasıl bir   Cumhurbaşkanı istediğimizi milletimizle paylaşmış ve Milli ve Manevi değerlerimizi savunmuştuk.

Bundan başka; Genelkurmay Başkanlığının 27 Nisan 2007 gece yarısı, internet sitesinde ilan ettiği siyasî bildirisine karşı hemen 28 Nisan sabahında, tarafımızdan kaleme alınan ve internet sitemizde, ?Genelkurmay Bildirisi Kabul edilemez? başlığı ile ?Genelkurmay Bildirisi Muhalefetle Koordineli Demokrasi dışı bir Girişimdir.? Konulu bildirimizi hem sitemiz hem de duyarlı basınımız vasıtasıyla kamuoyumuzla paylaşmıştık.  

Her halde, Yönetmelik değişikliğinin ?irticai görüşlerin etkisiyle? konuşanlar kısmının muhatabı ben ve hukuk dışı uygulamalarla Silahlı kuvvetlerden re?sen emekli edilen Dernek Üyesi arkadaşlarım olmaktadır. YAŞ Kararı ile tasfiye edilenlerin Silahlı Kuvvetlerimizin sosyal imkanlarından yararlanma hakları  zaten ellerinden alınmış olduğuna göre geriye ben ve benim durumumdaki birkaç arkadaşım ile ASDER ideallerine gönül vermiş veya ilerde verebilecek emekli askerler  kalıyoruz.. Ben zaten Silahlı Kuvvetlerin sosyal imkanlarından yararlanmıyordum. Bilmiyorum, belki yararlanmamı engelliyen açık-gizli bir emir  de vardır. Fakat, yasal zemini yoktu. Mevzuat, uygulamaya uydurulmak istenmiş olabilir.

 ?şahsi tatminsizlik? ile suçlanan da, muhtemelen, terörle mücadele konusunda, geçmiş tecrübelerini kamu oyu ile paylaşarak radikal tedbirler öneren emekli bir tüm general arkadaştır.

Zannederim mesele, yani Yönetmeliğin kimler için ve neden değiştirildiği meselesi açıklığa kavuşmuştur.

Burada bir sefer daha altını çizmek isterim ki, Genelkurmay Başkanlığı daha ciddi meselelerle uğraşmalıdır. Kimse makamların sahibi değildir. TSK?nin imkânları Milletin malıdır. Hukuk dışı uygulamalarla, suçlar icat ve isnat edip şahısları mağdur etmek, ne disiplinin teminine hizmet eder, ne Silahlı Kuvvetlerin itibarını arttırır ne de muharebe gücünü. Milletin dini ile, inancı ile, giyim ve kuşamı ile uğraşmaktan vazgeçip, Milletin bütününe şemsiye olacak uygulamaların altına imza atmalıdır ve hukuk çizgisinden ayrılmamalıdır.

Askerî Ceza Kanununun 95. maddesi ile, söz konusu durumlar için düzenlenmişken, bu maddelerin işletilerek, suçlanan kişilerin suçlarının yargı önünde delillendirilmesi ve cezalandırılması mümkün iken, yargıyı devre dışı bırakıp ta Yönetmelikle Genelkurmay Başkanlığına idari yetki verilmesi, hukukî olmadığı gibi yasal da değildir.

Bana gelince, birikimimi milletim ve devletim için konuşturmaya devam edeceğim. Bunu kendime vazife ve milletime karşı ödenmesi zorunlu bir borç olarak görüyorum. Dünya menfaatleri bana kalem oynattıramayacağı gibi, ucuz menfaatler için de hak bildiklerimi konuşmaktan ve yazmaktan vazgeçmeyeceğim.

Sayın Milli Savunma Bakanımıza da küçük bir serzenişte bulunmak istiyorum. Milli Savunma Bakanımız tarafından, 2003 yılında, bazı Orgenerallerin görev devir teslim törenleri sırasında ve henüz Silahlı Kuvvetler mensubu iken  yapmış oldukları siyasi nitelikteki konuşmalarının suç teşkil ettiğine dair beyanlarımızdan dolayı; Askeri Ceza Kanununun 95 ncı maddesine göre, sonunda ?Kovuşturmaya Yer Olmadığı? kararı  verilen,  Asker Savcılıkça hakkımızda soruşturma yapılmasına müsaade edilmiş; şimdi de Devletin bütün kurum ve kuruluşlarının milli iradenin kontrolünde olmasını savunduğumuz etkinlik ve beyanlarımızdan dolayı, bir kısım imkanların kısıtlanmasına yol açacak bir yönetmelik değişikliğine imza atılmıştır.  Bizim için çok da önemli olmamakla beraber, bu detayı gözden kaçıranlar; Silahlı Kuvvetlerin emeklilerinden de, haklı davalarının savunuculuğunu yapabilecek kişileri bulamayacaklarını düşünmeli,  sonra dönüp de kusuru başkalarında aramamalıdırlar. 19 Kasım 2007

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Gnl.Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn