ASDER'İN 5. GENEL KURULU VE NÖBET DEĞİŞİMİ (23 KASIM 2009)

ASDER'İN 5. GENEL KURULU VE

NÖBET DEĞİŞİMİ

(Genel Kurulu Açış Konuşması)

(22 KASIM 2009)

 

07 Nisan 2000 tarihinde kuruluşunu tamamlayan derneğimiz, ilk dört genel kurulunu iki yılda bir, beşincisini de 3 yıl arayla bu gün yapma bahtiyarlığına ulaşmıştır.

Derneğimiz Dokuz yaşını doldurmuştur.

Genel kurullar, geçmiş dönemin muhasebesinin yapıldığı, geleceğe yeni ufuklar açan ve yeni atılımların başlatılacağı önemli dönüm noktaları olarak görülmelidir. Bu bakımdan 5. Genel Kurulun ASDER mensuplarına ve Milletimize hayırlı olmasını dilerim.

 

 

 

Derneğimiz;

Gayrimeşru 28 Şubat döneminin, hukuk dışı uygulamalar ile, mağdur ettiği TSK mensupları tarafından, uzun ve özverili çalışmalar sonucunda, sosyal ve siyasal içerikli, HAK ARAMA ve SOSYAL DAYANIŞMA amaçlı bir kuruluş olarak üyelerinin ve Milletimizin huzuruna çıkarılmıştır.

Derneğimiz;

Kurulduğu günden itibaren, DARBELERİN VE GAYRİ MEŞRU DAYATMALARIN karşısında durmuş, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE inanmış ve ADALETİ savunmuştur.

Mensuplarının hak ve hukukunu ararken, zaman içinde, MİLLET ile DEVLET arasındaki büyük sorunlar çözülmeden, kişisel meselelerin hukuk çizgisine oturtulamayacağını, siyasi iradenin de buna muktedir olmadığını, tespit etmiş; bunun için de, gayret ve faaliyetlerinin ana mihverini, bu köklü sorunların çözümü için, bir devletin vazgeçemeyeceği iki ana faaliyet alanı olan, İDAREDE ADALET ve GÜVENLİKTE MİLLİLİK prensiplerinin tesisine teksif etmiştir.

 

Derneğimiz;

Darbelerin ve bu dönemlerde oluşturulan yasal mevzuatın, temel hak ve özgürlüklerin gaspı için uygun sistemi oluşturduğunu;

Darbe ve dayatmaların merkezinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yer aldığını;

DAYANAĞINI İSE;

  • Yasal Mevzuat,

  • Manevî değerleri tehdit gören, seküler, kavmiyetçi ve devletçi kadrolaşma ve

  • İstikrarsız ortamın,

oluşturduğunu tespit etmiştir.

 

1960 ihtilalinden itibaren, sonra gelen her müdahale ve Darbeciler, iktidarı sivil kadrolara teslim ederken, öncelikle kendi geleceklerini garantiye almak için, darbeleri koruyucu yasal mevzuatı muhkem hale getirirken, Silahlı Kuvvetler içinde de yeni, darbeci bir damarı teşkilandırmıştır

İstikrarlı dönemlerde sinen Devletteki bu darbeci damar, ideolojisini uygun bulmadığı iktidarların zaafa uğraması için sinsi faaliyetlerini sürdürmüştür.

İstikrarın bozulduğu ortamlarda da, mevcut yasal mevzuatı kendine göre yorumlayarak, ideolojisine ters iktidarlara, açık-kapalı, sözlü ve fiili müdahalelerde bulunmuştur.

Her darbeden sonra, merkezi Silahlı Kuvvetlerde olmak üzere, Devlette yeni bir darbeci damar oluşturulmuştur.

28 Şubat Gayri Meşru Yönetiminin kadroları da, aktif görevden ayrılırken, yeni darbeci damarı oluşturmayı ihmal etmemiştir. Bu damar, bu gün ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ olarak mahkeme önündedir.

Bu günkü mücadele, 28 Şubatın organize ettiği darbeci damarın, başta TSK ve Yüksek Yargı olmak üzere, Devlette aktif görevde bulunan mensuplarının yargıdan ve yargılanmaktan kurtarılması için yapılan çırpınışlardır diyebiliriz.

 

ASDER olarak müktesebatımızla, darbeci damarla mücadelede, en etkili ve yetkili açılımlara öncülük etmemiz gerektiğini ve bunun, kaderin bize yüklediği bir ulvî görev olduğunu kabul ettik ve Son beş yıllık gayret ve faaliyetlerimizi bu anlayışla gerçekleştirdik.

  • Silahlı Kuvvetlerimizin hukuk dışı uygulamalarına,

  • İç ve dış güvenlik konularına,

  • Terörle mücadeleye,

  • Kürt meselesine,

  • Milli iradenin hakimiyetine,

  • İslam Ülkelerinin maruz kaldığı tecavüzlere,

dair meselelerdeki görüş ve önerilerimizi, yapıcı bir üslupla,

  • Yazılı ve görsel basına, makale, görüş ve demeçler vererek,

  • Sivil toplumda oluşan tepki ve gösterilere fikri ve fiziki destek vererek,

  • Paneller düzenleyerek,

  • Periyodik sürelerde bülten yayınlayarak,

  • Web sitemizi güncel tutarak,

  • Fikri çalışmaları kitap haline getirerek,

Kamu oyumuzla paylaştık.

 

ASDER olarak, geçmiş dönem çalışma ve etkinliklerimizle, Ülke olarak, 28 Şubat ortamına kıyasla, bu gün gelinen noktada ve yaşadığımız gelişmelerde, aktif, yapıcı, müspet katkılarımızın bulunduğuna inanıyoruz.

 

Milli Birlik ve beraberliğin pekişmesi için, DEMOKRATİK AÇILIMI destekliyoruz ve gerekliliğini savunuyoruz.

 

Demokratik Açılım Sürecini, fevkalade önemli bir aşama olarak kabul ediyor, Temel hak ve özgürlükler üzerine konulan kısıtlamaların kaldırılmasının ilk adımı olarak kabul ediyoruz.

Sürecin akamete uğramaması için, köklü yasa değişikliklerine gidilmeden önce, mevcut mevzuata rağmen tesis edilen hukuk dışı işlemler ve uygulamalar, idarede adalet esasına göre hukuk zeminine oturtulmalıdır.

Bu yolla pek çok sorun, yasa çıkarmaya ve muhalefetin desteğine ihtiyaç duyulmadan çözümlenmesi mümkündür.

Bunun en önemli engeli, devletteki, darbeci damar ve menfi kadrolaşmadır.

Bu bakımdan TSK ve Yüksek Yargıdaki menfi kadrolaşmanın kırılması girişimleri, sürecin başarısına katkı sağlayacak en önemli faaliyet olarak kabul edilmelidir.

Demokratik açılım süreci TBMM inde oluşturulacak geniş katılımlı bir komisyon vasıtasıyla yürütülmeli ve bu komisyona bağlı, icra gücü olan, haftanın her günü 24 saat faaliyet gösterecek, ?Demokratik Açılım Kriz Merkezi? oluşturulmalıdır.

İlk PKK lı grup Habur Sınır Kapısından girerken bu merkez faaliyette olsaydı, toplumda oluşturulan tepkiler müspet yöne çevrilebilir, menfi propagandanın, süreci tahrip etmesi önlenebilirdi.

TBMM deki genel görüşme çok başarılı olmuş ve sürecin sağlıkla devamına büyük destek sağlamıştır.

Demokratik Açılımın kapsadığı,

  • Terörle mücadele,

  • Kürt Meselesi,

  • Alevi Açılımı,

  • Üniversitelerde İnanç Özgürlüğü,

  • Kamuda İnanç Özgürlüğü,

  • TSK da inanç özgürlüğü,

  • Baş örtü sorunu,

gibi alanlarda da ayrı ayrı genel görüşmeler yapılmalı, bütün siyasi partilerin ve Anayasal Kurumların eteklerindeki taşların dökülmesi ve Millet nezdinde konsensüsün tesisi sağlanmalıdır.

 

?ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ? Soruşturması da, darbeci kadroların yargı yoluyla tasfiyesi ve darbelere dayanak yapılan mevzuatın yeniden düzenlenmesi için fevkalade önemli bir aşama ve fırsat olarak kabul edilmelidir.

28 Şubat kalıntısı pek çok gayrimeşru belge bu gün yargı önüne getirilmiştir.

Basına yansıyan ve toplumu dehşete düşüren belgeler, serin kanlılığımızı bozmamalı, bizi ve özellikle yönetimi ellerinde bulunduranları hukuk çizgisinden ayırmamalı, yargının talepleri karşılandığı ve Kurumlardaki darbeci damarı oluşturanların yargı önüne çıkarılması kolaylaştırıldığı, bilgi ve belge karartması yapılmadığı sürece, bu kurumların yönetici kadrolarının idarî işlemlerle devre dışı bırakılması düşünülmemelidir. Ama yargı süreci engellenirse, idarî işlemlerden kaçınılmamalıdır.

ERGENEKON Meselesinde, bir taraftan Soruşturma ve yargılamanın sivil mahkemelerde serbestçe yapılmasının sağlanması üzerinde durulurken; diğer taraftan darbelere ve menfi kadrolaşmaya dayanak yapılan yasal mevzuatın değiştirilmesi girişimleri sürdürülmelidir.

 

Demokratik hakların talep edilmesi için uygun sosyal ve siyasî ortam oluştuğundan, yeni dönemde ASDER;

  • Bir taraftan ?Demokratik Girişim Sürecini? destekleyecek etkinlikler geliştirirken,

  • Diğer taraftan, TSK'dan yeni tasfiyeleri önleyecek ve üyelerin kaybedilmiş haklarının iadesini sağlayacak girişimlere ağırlık verilmelidir.

    • İlk adım, Hiçbir mevzuat değişikliğine gerek kalmadan YAŞ Kararı ile tasfiyeyi önlemek olmalıdır.

    • Bundan sonraki adım da ?Hukuki Girişim Dokümanında? önerilen mevzuat değişikliklerinin yapılması için gayretler teksif edilmelidir.

 

ASDER yeni dönemde etkinliğini arttırarak devam ettirebilmesi için;

  • Üye ve Şube sayısını arttırmalı;

  • Yayın Kurulu vasıtasıyla, Bülten Çalışmasını sürdürmeli;

  • Bu dönemin başında teşkil edilen ancak aktif olarak çalıştırılamayan

    • Strateji Çalışma Gurubu,

    • Hukuk Çalışma Gurubu;

    • Ekonomi Çalışma Gurubu;

aktif hale getirilmeli, ürettiği fikirler, çıkarılacak bir dergide yayınlanmalı;

  • Aylık konuklu bilimsel toplantılara devam edilmeli;

  • Sosyal etkinlikler sürdürülmeli;

  • Sosyal amaçlı platform ve çatı kuruluşlarla müşterek etkinliklere devam edilmelidir.

  • Üyesi olduğumuz çatı kuruluşların daha aktif çalışması için;

    • TGTV'nin üyelerinin amaç ve faaliyet alanlarına göre tasnif edilerek, platformlar oluşturulması teşvik edilmeli;

    • İDSB bünyesinde ise, İslam Ülkelerinin bir irade altında hareket etmesinin adımını teşkil edecek şekilde İKÖ önderliğinde;

      • İslam Dünyası Savunma İşbirliği,

      • İslam Dünyası Savunma Sanayi İşbirliği,

      • İslam Ülkeleri Ani Müdahale Gücü,

      • İslam Dünyası İnsan Hakları Mahkemesi,

      • İslam Dünyası Ceza Mahkemesi,

oluşturulması için proje geliştirilmeli ve bu faaliyet alanlarında üye dernekler teşvik edilmelidir.

 

Hasılı kelam;

Nöbet değişim zamanının geldiğine inanıyorum.

Bunun için bu gün beş yıldır sorumluluk yüklendiğim ASDER Yönetiminden ayrılıyorum.

Nöbeti, ehl-i ilim, ehl-i dil, ehl-i kalem ve ehl-i kelam, değerli bir arkadaşıma, Prof Dr. Nevzat Tarhan kardeşime teslim edeceğim için, mutlu ve müsterihim.

 

Son üç yıllık süre içinde, Derneğimizin Yönetiminde, birlikte çalıştığımız, Yönetim ve Denetim Kurullarımız ile Haysiyet Divanı üyelerimize, İdari Genel Sekreterimize ve Dernek Mensuplarımıza gönülden teşekkür ve arz-ı veda ediyorum.

 

Oluşacak yeni yönetime başarılar diliyorum. 22 Kasım 2009

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn