Darbe Planladığı İddia Edilenler Gözaltında, Darbeciler Nerede (22 Şubat 2010)

DARBE PLANLADIĞI İDDİA EDİLENLER GÖZALTINDA

DARBECİLER NEREDE? 

22 Şubat 2010, deprem gibi göz altıların tarihi olarak kayda geçecek bir tarih.!

Şu ana kadar, 21 general ve amiral ile 28 üst rütbeli subay gözetim altına alındı. ?Balyoz plan seminerine? 29 general ve 133 subayın katıldığı düşünülürse, gözaltı sayısının artma ihtimali vardır.

Her şeyden önce eski bir asker olarak üzüntülerimi belirtmek istiyorum.

Bugün gözaltına alınan generaller içinde, emekli olduktan sonra irtibatımız kesilmiş de olsa, hukukumuz olan arkadaşlarım var.

Şahsi kırgınlığımız olmasa da, inanç ve düşüncelerimiz aramıza girdi. Sebebi 28 Şubat mimarlarıdır. 

Aynı sırayı paylaştığım, Harp Okulundan, Harp Akademilerinden ve Silahlı Kuvvetler Akademisinden arkadaşlarım var. 

Gerçekten üzgünüm. Keşke, sebepleri ile birlikte bu olaylar hiç olmasaydı. 

Tabii ki, iddianameler hazırlanıp mahkemeye sunulmadan ve mahkeme iddianame hakkında karar vermeden, tutuklamalarla ilgili bir şey söyleyemeyiz. 

Temennim suçsuz bulunmalarıdır. 

Ama bir gerçeği yaşıyoruz.

Bir zamanlar, siyasi demeç vermek, müdahale etmek, darbe yapmak, ince ayarlar yapmak, psikolojik harekat icra etmek, TBMM ve hükümeti çalışamaz hale getirmek sıradan, yadırganmayan asker faaliyetleri iken, bu gün generalleri savcı önüne çıkarmak sıradan olay haline gelmeye başlamıştır.

Artık anlaşılması gereken, darbe dönemi bitmiştir.

Hesap verme dönemi başlamıştır.

Bütün kesimler, yargıyı serbest bırakmalıdır.

Gelişmelere direnen kesimler var.

Küçümseyen, kesimler var.

Genelkurmay Başkanı, Ergenekon davasını küçümser tavırlardan vazgeçmelidirler.

Bunlar, toplumun cepheleşmesine sebep olur. Silahlı Kuvvetlerin genç kuşaklarını kışkırtır.

Tabii ki, Kuvvet Komutanlığı yapmış TSK mensupları dahil 50 civarındaki general ve yüksek rütbeli subayın suçlu olarak yargı önüne çıkarılması hiç kimseyi memnun etmez.

Ama, Ülkemizin geleceği için TSK' nin, siyaset dışına çıkarılması gerekir.

Milli İradenin kontrolüne sokulması lazım.

Milletin değerleri devlete tehdit olarak gösterilip, milletin başında TSK' nin jandarmalık yapmasının önlenmesi lazım.

Bunun için, hukuk dışı ve gayri meşru girişimler yargılanmalıdır.

Silahlı Kuvvetleri, siyasete müdahale etmeye, iç tehdit belirleyip, buna karşı re' sen tedbir almaya sevk eden yasal mevzuat mutlaka düzeltilmelidir.

 

Silahlı Kuvvetler, Genelkurmay Başkanımızdan, en genç rütbeli subay ve astsubayına kadar, gelişmeleri ve TSK'nin milli iradenin kontrolüne sokulması gerçeğini içine sindirmesi gerekmektedir.

 

Silahlı Kuvvetlerde, manevi değerleri tehdit gören öyle bir kadrolaşma var ki, bu zihniyet yargılanmaz ise, siyasi istikrarın bozulduğu andan itibaren vesayet sistemi tekrar tesis edilir. Bu tehditi bertaraf etmenin yolu meşruiyet dışında koşanlardan hesap sormaktır.

 

Balyoz, Kafes, Sarı Kız, Ay Işığı, vb. Darbe planları, 28 Şubat ?Post Modern Darbesi? nin artçı dalgalarıdır.

 

Silahlı Kuvvetlerimizdeki, manevi değerleri tehdit gören menfi kadrolaşmanın müsebbibi 28 Şubat liderleridir.

 

28 Şubat, bu gün yargı önüne getirilen, darbe teşebbüslerinin ve darbe zanlılarının, deyim yerinde ise, azmettiricisidir.

 

Darbe planlayanlar, gözaltına alınırken, fiilen darbe yapanlar, 28 Şubatın mimar ve liderleri, haklarında suç duyurusu da yapıldığı halde, serbestçe ortada dolaşamamalıdırlar

Yargı, zanlıları kovuştururken, darbecileri gözden kaçırmamalıdır.

********

Balyoz Darbe planının 1. Ordu Komutanlığı ile sınırlı bir plan olmadığı; Kara Kuvvetlerinin planlama direktifi gereği hazırlanmış olabileceği; Kara Kuvvetlerinin Direktifini, Genelkurmay Başkanlığının "Milli Askeri Stratejik Konseptine" ve "İç Güvenlik Planlama Direktifine" dayandırdığı; Genelkurmayın da planlarını 2000 yılında verilen Başbakanlık "Topyekûn Savunma Direktifi" uyarınca yaptığı; Başbakanlığın da Savunma Direktifini, 2000 yılında hazırlanan ve İRTİCA ve BÖLÜCÜLÜĞÜ iç tehdit gören Milli Güvenlik Siyaseti Belgesine (MGSB) göre hazırladığı gözden kaçırılmamalıdır.

Emir komuta zinciri içinde yapılmış bir planlama faaliyeti ile karşı karşıya bulunulmaktadır.

Ordunun diğer Kolordularında, Kara Kuvvetlerinin diğer ordularında ve Diğer Kuvvet Komutanlıklarında da benzeri, irtica ile mücadele planlarının bulunmaması planlamanın mantığına terstir. Bu kademelerde de benzeri planlar araştırılmalıdır.

MGSB' ne milletin değerlerini tehdit olarak koymak yanlışın, ayrışmanın, bölünmenin, cepheleşmenin ve suçun en büyük sebebidir.

Ama, Balyoz Planı nedeni ile son gözetim altına almaların esas sebebi; 1. Ordunun İç Güvenlik Semineri sırasında, katılımcıların, maksadı aşan, darbe ortamını hazırlamaya yönelik ve meşru rejime karşı yapılan hazırlıklarla, maksadı aşan beyanlardır. Bu plan ve beyanlar suç niteliğini taşımaktadır.

Balyoz Planının aslının mevcudiyeti ise, zamanın Başbakanına kadar uzanan sıralı Komutanlıkların sorumluklarının bulunduğunu gösterir.

Ama esas sorumluluk, 28 Şubatın mimar ve lider kadrolarınındır.

Gözetim altına alınanlar, seminerdeki beyanlarının dışındaki hazırlıkların, aldıkları emirlerin gereği olduğunu ileri sürdükçe, sıralı sorumluların da yargı önüne gelmesi beklenmelidir. 22 Şubat 2010

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn