Türkiye İsrail'in Oyununa Gelmemeli (21 Temmuz 2006)

TÜRKİYE İSRAİL'İN OYUNUNA GELMEMELİ

-İsrail bir işgal devletidir. İşgal ettiği ülkenin insanlarını, yani Filistin Halkını kendi topraklarından sürüp çıkarmak veya yok etmek istiyor. Varlığını devam ettirmek için askerî gücünü sınırsız olarak kullanmaktan çekinmiyor.

-İsrail meşru Filistin Hükümetini ve bu hükümete destek veren Filistin Halkını cezalandırmak ve sindirmek için planlı ve bilinçli bir askerî harekâta girişmiştir. Bu harekât işgal üstüne işgal ve meşru hükümete darbedir. Fiili durumu Filistin Halkına ve bölge devletlerine kabul ettirme girişimidir.

 

-Türkiye'nin İsrrail'in saldırgan tavrına sessiz kalması düşünülemez. Hem, İsrail'in anladığı dille duruma müdahale etmesi, uzun vadede, bölge barışı ile Türkiye'nin iç barış ve istikrarı için hayatî önem taşımaktadır.

-İsrail insanlık dışı davranışlarını sürdürebilmek için Türkiye'nin desteğini temin etmek, bu mümkün olmazsa hareketsiz kalmasını sağlamak için, ABD ile birlikte, bir taraftan meşru platformda siyasî girişimlerde bulunurken, diğer taraftan PKK eylemlerini teşvik etmektedir. Bu gayret ve faaliyetleriyle, kendi haksız girişimleri ile Türkiye'nin PKK ile mücadelesi arasında bir paralellik kurmak ve dünya kamu oyuna bu fikri lanse etmek istiyor. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta sınır ötesi bir harekâta girişmesini de bir nevi teşvik ediyor.

-Filistin Halkının işgalciye karşı mücadelesi ile, PKK'nın meşru Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı başkaldırısını aynı kefeye koymak mümkün değildir. Ama yine de Türkiy'nin, son günlerde etkisi artan PKK terörünün kaynaklarını kurutmak amaçlı bir sınır ötesi harekâta girişmesinin zamanı değildir. Türk Silâhlı Kuvvetlerini bu şekilde angaje etmek, bölgedeki dengeleri, ABD-İSRAİL ikilisinin lehine değiştirecek yanlış bir harekât olur. PKK'nın son günlerdeki aktivitesi, Türkiye'nin dikkatini, Ortadoğuda gelişen önemli olaylardan başka yönlere çekme gayreti olarak değerlendirilmelidir.

-Türkiy'e Ortadoğu ülkelerine ve kendine yönelen gerçek tehdidi yeniden değerlendirmelidir. Bu gün Türkiye için en öncelikli, en büyük ve tehlikeli tehdit PKK değildir. ABD-İSRAİL ikilisi ve Ortadoğudaki uygulamalarıdır.

-Geç kalmadan tehdit değerlendirmelerini ve ittifaklarımızı yeniden gözden geçirip; ABD-İSRAİL ikilisinin yakın baskısı altındaki bölge ülkeleri ile yeni ittifaklar oluşturup, bireysel ve bölgesel sorunlarımızı ortadan kaldıracak strateji ve politikalar geliştirmeliyiz. Ülkemiz, aynı değerleri paylaştığımız bölge ülkeleri ile ve kendi içinde çatışma ortamına sürüklenmek isteniyor. Bunu anlayamamak büyük talihsizliktir.

-İç güvenlik meselelerinde Hükümet insiyatifi ele almalıdır. Kuzey Irak'a yönelik sınır ötesi harekâtı gündeminden çıkarmalıdır. İçeride, bölge halkını Devletin yanına alacak tedbir ve politikalar geliştirerek; dışarıda da PKK terörünü destekleyen ABD ve İSRAİL'e karşı kurtuluş mücadelesi vermekte olan IRAK ve FİLİSTİN Mukavemet Kuvvetlerine ve Hizbullah'a maddi ve manevî, teknik ve askerî sahalarda açık/gizli destek vererek PKK terörü ile, bu örgütü destekleyen hasmın yöntemleri ile mücadele edilmelidir.

Sınır ötesi bir harekât için harcanacak kaynağın IRAK ve FİLİSTİN'deki mukavemet faaliyetlerine tahsisi edilmesi; direkt olarak yapılacak sınır ötesi bir harekâttan kat kat fazla yarar sağlayacağı bilincinde olunmalıdır. 21 Temmuz 2006

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Genel Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn