28 Şubat Zihniyeti Tasfiye Safhasına Girdi (02 Mart 2009)

28 ŞUBAT ZİHNİYETİ TASFİYE SAFHASINA GİRDİ 

Emine Çaykara'nın bir söyleşi kitabı olarak yayınlanan ?tarihçilerin kutbu 'Halil İnalcık Kitabı'? nda, Prof. Dr. Halil İnalcık ?...toplumdaki temel değişiklikler, toplum hayatında ve siyasette yeni bir devir açar. Tarihçinin en önemli ödevlerinden biri bu dönemleri karakterize edebilmek, temel değişikliklerin ne zaman vuku bulduğunu ve yeni bir tarihi dönemin başladığını ortaya çıkarmaktır. Bu en önemli ve güç işidir tarihçinin. Bunu F. Braudel tarih araştırıcılığının temeli olarak almıştır. Onun bir nazariyesi var, 'longue durée, uzun süre' nazariyesi diyor ki 'toplumlar tarihte genellikle üç nesil içinde değişikliğe uğrar, yani bu 90-100-120 sene olabilir ve bir toplum bu zaman zarfında temelli değişir'...? diyerek, toplumdaki temel değişikliklerin ortalama 90-120 yıl içinde olabileceğini belirtmektedir.

 

Üstadın üzerinde durduğu ?uzun süre nazariyesi?ne göre, Türkiye'nin Cumhuriyet dönemine ait sosyal ve siyasî tarihinin yazılma zamanının geldiği anlaşılıyor.

Yani sosyal ve siyasal olaylar, açık gizli, dönemin bütün belgeleri ile, tarih biliminin disiplini altında incelenmeli ve Türkiye'nin sosyal tarihi yazılmalıdır.

Tabii, sosyal ve siyaset bilimçilerinin de Cumhuriyet dönemini, sebep-sonuç ilişkilerini dikkate alarak topluma sunması gerekmektedir.

Tarih, sosyal ve siyaset bilimcisi değiliz ama, bir gözlemci olarak Cumhuriyet Tarihine baktığımızda, Türk toplumunu derinden etkileyen beş önemli sosyal devreden geçtiğini söyleyebiliriz.

  • 1922-1950 Seküler Milliyetçi İdeolojinin Yerleştirilme Dönemi, (Atatürk ve İnönü Dönemi)

  • 1950-1960 İslâmî İnanç Üzerinden Baskıların Kısmen Kaldırıldığı Dönem, (Menderes ve Bayar Dönemi)

  • 1960-1983 Özgürlük Alanlarının Anayasa İle Genişletildiği ve Anarşinin Hakim olduğu Dönem, (Asker Cumhurbaşkanları Dönemi)

  • 1983-1993 İslamî Değerlerin Yükseldiği Dönem, (Özal Dönemi)

  • 1993-2007 İslâmi Değerlerin Tasfiye Dönemi, (Demirel ve Sezer Dönemi)

1920-1950 Döneminde;

İnkilap kanunları ve kolluk kuvvetleri baskısı ile, Türk toplumu, Osmanlı döneminde var olan, islâmi müesselerinden arındırılarak ve ulus şuuru aşılanarak bir değişime zorlanmıştır.

1950-1960 Döneminde;

Milletin iradesinin kısmen serbest bırakılması sonucunda, temel manevi değerlerin galebe çalması ile, İslâmî değerler ve müesseler yeşermeye başlamıştır. Hürriyet ortamı sağlandığında, mecrasında akan nehirin rahatlığında olduğu gibi, toplumda da sahip olduğu temel değerlere süratle yönelme kaydediliyor. Temel değerlere zıt ideolojiler ise, nehrin tersine akıtılmasındaki zorluk gibi, zor kullanılmadan topluma kabul ettirilemiyor.

İşte 27 Mayıs 1960 İhtilalini, asıl mecraya akışı engellemek, Seküler Milliyetçi İdeolojiyi hakim kılmak için yapılan bir darbe olarak değerlendirmek gerekir.

27 Mayıs İhtilali, ?Askerî İktidarlar Dönemini? başlatmıştır.

1960-1983 Dönemi;

İhtilalçiler, siyasi kadroları tasfiye ederek ve islâm dışı ideolojilere de imkan sağlayarak, Seküler Milliyetci İdeolojinin Devlete hakim olabileceğini zannettiler. Özgürlük alanını genişleten, devleti zayıf bırakan bir Anayasa ile, ama Cumhuriyeti koruma kollama görevini askere bırakarak ve Cumhurbaşkanlığı makamını askerlerin doldurmasını temin ederek yönetimi sivillere teslim ettiler. Askerin iktidarda olduğu sivil yönetimler dönemi başladı.

Anayasa ile getirilen geniş özgürlük imkanlarından yaralanan ideoloji ve inançların oluşturdukları sivil toplum kuruluşlarının ve dini cemaatlerin örgütlenme safhası da bu dönemde gerçekleştirildi.

Milletin değerlerine ters ideolojileri halkın benimsemesi mümkün olmadığı için, sol örgütlenmeler şiddet yolu ile iktidara gelme yöntemini kabul ettiler. Anarşi doğdu. Devlet engelleyemedi. Devlette kadrolaşmak isteyenler 12 Mart 1971 Muhtırası ile tasfiye edildi. Ama anarşi durdurulamadı

12 Eylül 1980'de Asker tekrar iktidarı fiilen teslim aldı. Siyaset Kurumları ile birlikte, şiddete bulaşanlar öncelikli olmak üzere Sivil Toplum Kuruluşları ve devletteki uzantıları tasfiye edildi. Anayasal Kurumlar güçlendirilip, temel özgürlük alanları ve siyeset kurumları zayıflatılıp, Askerin İktidarı Pekiştirilerek, yönetim tekrar sivillere teslim edildi.

1983-1993 Dönemi;

Bu döneme damgasını, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, merhum Turgut Özal vurdu. Askerin örtülü iktidarına rağmen, üzerinden baskı kalkan toplumda, dini değerlerin yükseldiği, İslâmi inança sahip kesimin eğitim düzeyinin arttığı, islâmî yaşam biçiminin yaygınlaştığı, devlet yönetimine talip olmaya başladığı ve sivil toplumun güçlendiği bir dönem yaşandı.

Bu dönemde, Silahlı Kuvvetlerde, yargıda, yüksek öğretimde ve Devlet Bürokrasisinde, iyi yetişmiş inançlı kadrolar oluşmaya başladı.

1993-2007 Dönemi;

İslâmî inacı tehdit sayan ve bu inanç sahiplerinin devletten tasfyesini gerekli gören bir zihniyetin, 28 Şubat zihniyetinin, Devlet yönetiminde söz sahibi olduğu bir dönemdir.

28 Şubat; Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanının işbirliği ile, iyi planlanmış, önceden hazırlanmış, psikolojik harekat ile toplum sindirildikten sonra, talepleri 28 şubatta açıklanan, uygulaması aşama aşama geniş zamana dağıtılan, yasal kılıfla kamufle edilmiş bir MİLLİ GÜVENLİK KURULU (MGK) DARBESİDİR. Hazırlanmasında ve özellikle de uygulama safhasında, kontrol ve koordine edici güç olarak Silahlı Kuvvetler ve Jandarma Genel Komutanlığı; uygulayıcı güç olarak da, Cumhurbaşkanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Yüksek Öğretim Kurumu, Mecliste temsil edilen muhalefet Partileri (CHP, ANAP, DSP), Sivil Toplum Kuruluşları olarak TOBB, TİSK, TÜRK-İŞ, DİSK, KESK ve sorumsuz bir kısım medya aktif rol almışlardır.

Darbenin hedefinde; milletin manevi değerleri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında görev almış islâmî inancını hayat tarzı olarak yaşayan şahıslar vardı. 28 Şubat, İslâmi inanca sahip personeli Devletten tasfiye ve yeniden devlette görev alma imkanını önleme hareketidir.

28 Şubat Darbesi ile siyasiler mağdur olmuştur. Ama esas mağdur olanlar Kamuda çalışan inançlı insanlar ve toplumun inançlı kesimidir. Ceza onlara kesilmiştir.

22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri Yeni bir Dönemin Başlangıcıdır.

Millet Vekili Seçim sonuçlarının alındığı 22 Temmuz 2007, 11. Cumhurbaşkanının TBMM'nin hür iradesiyle seçildiği 28 Ağustos 2007 ve Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin referandumla kabul edildiği 21 Ekim 2007 tarihleri ile; 28 Şubat sorumlularına da uzanacak, Ergenekon soruşturmasının başlatılması dikkate alındığında; bu dönem 2007 seçimleri ile son bulmuş ve bu tarihten itibaren de 28 Şubat zihniyetinin tasfiyesi safhası başlamıştır.

28 Şubat 1997 tarihinde alınmış ve tedricen uygulamaya konulmuş kararlar halen yürürlükte bırakılıyorsa, bu sürecin devam ettiğini değil, siyasi iradenin kaldırılması hususunda kararlı olmadığının işaretidir.

Askeri iktidarlar döneminin kesin olarak son bulması isteniyorsa; 28 Şubat dayatmasını millete uygulayan Anayasal Kurumların yetkilerini daraltan yeni Anayasa bir an önce Milletin önüne getirilmelidir.

Asker iç politika ile uğraşmaktan yorulmuştur. Kurtarılmalıdır. Kılıcını, sadece dış tehditler için bileyleme imkanı verilmelidir. Milletin kendi doğal mecrasında akmasının engelleri kaldırılmalıdır.

Türkiye'nin; batının kuyruğuna eklemlenerek, üzerine basılarak geçilecek bir köprü haline getirilmesi yerine; Rusya, Çin, Hintistan, Avustralya ve Avrupaya komşu, Akdenize, Atlas Okyanusuna, Hint Okyanusuna ve Büyük Okyanusa kıyısı olan birbuçuk milyarlık İslam Alemine lokomatif olmasının önü açılmalıdır.

İslâm, Türkiye için bir tehdit değil, içerde birliğini sağlayacak, dışarda Müslüman Milletlerin önderi yapacak bir değer olarak kabul edilmelidir.

28 Şubatın 12. yılının, son tel'in yılı olması dileğiyle..! 28 Şubat 2009

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn