YAŞ Mağdurları Görevde Olsaydı Ordumuz Daha Güclü Olurdu (16 Ekim 2008)

YAŞ Mağdurları Görevde Olsaydı Ordumuz Daha Güçlü Olurdu

?Değerli dostumuz Serdar Arseven Bey, 14 Ekim 2008 tarihli VAKİT Gazetesindeki köşesinde, YAŞ Mağdurları atılmasaydı, Ordumuzun terörle mücadelede daha başarılı olacağını savunan bir yazı kaleme almıştı. Doğru tespitlerinden dolayı hem teşekkür etmek ve hem de tespiti tavviye etmek amacıyla, aşağıdaki mektubumuzu kendilerine göndermiştik. Sağolsunlar, 16 Ekim 2008 tarihli VAKİT Gazetesindeki köşelerinde aynan yayımlamışlar. Kendilerine tekrar teşekkür ediyor, Serdar Bey'e yazdığım mektubu siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. 16 Ekim 2008?

Serdar Bey,

Vakit Gazetesi ve Haber Vaktim sitesindeki 14 Ekim 2008 tarihli ?TSK üzerine faydalı düşünceler? başlıklı yazınızı okudum. YAŞ mağdurlarının kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkanı olarak, şahsım ve Dernek mensuplarımız adına, hassasiyetinizden dolayı ve meselemize vukufiyetle yaklaştığınız için teşekkür ederim.

 İnanan mükellefler için askerlik kutsal bir görev; inanan profesyoneller için ise kutsal bir meslektir. İslâmî inancının şuurunda vatanî görevine başlayan yükümlüler, hizmetlerini, nöbetlerini ve gerektiğinde muharebe görevlerini; profesyoneller ise mesleklerini, ibadet gibi yerine getirirler. Peygamber Ocağı olarak bildikleri Silahlı Kıuvvetlerimizde, kendilerini Peygamberimizden tevarüs eden bu ruhun hissedarı olarak görürler.

Sizin de belirttiğiniz gibi; yasal bir suç isnat edilmeden, yargılanmadan, yargı önünde aklanma hakkı da ellerinden alınarak, YAŞ Kararları ile Silahlı Kuvvetlerden, re'sen emekli edilen subay ve astsubaylar, kutsal kabul ettikleri askerlik mesleğinden ve kendilerine verilen her türlü görevden ayrılmayı katiyyen düşünmeyen ve canları pahasına da olsa görevlerini yerine getirmek isteyen kişilerdir. Geçmişlerinde sadece başarı ve amirlerinin taktirleri vardır.

Geçtiğimiz yıl vukubulan Dağlıca Baskınından ve TSK'ne, TBMM'i tarafından sınır ötesi harekat yetkisi verildikten sonra, milli ve manevî duyguları depreşen bir grup arkadaşımız, horlanarak Silahlı Kuvvetlerden çıkarılmalarına rağmen, TSK'nin yapacağı sınır ötesi harekâtta kendilerine de görev verilmesi için dilekçe ile müracaat etmek için müsaade istemişlerdir. Bu istek Derneğimizce değerlendirilmiş, uygulama imkanı olmadığı için müsaade edilmemiştir.

Geriye dönüp baktığımda, Tugay Komutanı iken, OHAL Bölgesindeki iç güvenlik birliklerine Tugaydan görevlendirilen bir yüzbaşı ile bir üsteğmen, bu göreve gitmemek için firar etmişlerdi. Yüzbaşı birbuçuk ay kadar firarda kaldıktan sonra döndü ve cezasını çekerek görevine devam etti. Üsteğmen ise, benim görevde bulunduğun bir seneyi aşkın süre sonra dahi firarını devam ettiriyordu.

Kimsenin vatan sevgisini, görev şuurunu ve cesaretini sorgulamak gibi bir niyetimiz ve bu değerlerin sadece YAŞ'zedelere mahsus olduğu hususunda bir iddiamız yoktur. Ancak firar edenler, irtica ile suçlananlardan değillerdi. Bunun ile ilgili bir hatıramı şahsıma ait web sitesinde bulabilirsiniz. Ona Madalyayı Ben Takmıştım (05 Eylül 2004)

?Bu başarılı askerler ordudan atılmasaydı 'Terörle mücadelede daha başarılı olmaz mıydık'? diye soruyorsunuz. Peşin söylüyorum. Evet daha başarılı olurduk.

Terörle mücadele, inanç ister, azim ister, kararlılık ister, cesaret ister, bilgi ve beceri ister. Bu yeteneklerin hepsi istisnasız YAŞ'zedelerin hepsinde mevcuttur. 1995 Aralık Şurasında YAŞ Kararları ile 44 subay ve astsubay ihraç edilmişti. 20'si benim tugayımdandı. Her biri çalışkanlığı ile temayüz etmişti. Birliğin lokomotifi gibiydiler. 28 Şubat sürecinde 1612 subay ve astsubay inançlarından dolayı tasfiye edilmiştir. 500'ü Derneğimizin aktif üyesidir. Arkadaşların çoğunu da emekli olduktan sonra tanıdım. Hepsine kefil olurum.

Terörzmle mücadele, bölge insanı ile iletişim kurabilen güvenlik güçleri ile en etkin şekilde yürütülebilir. Bizimle Kürt Halkı arasındaki müşterek değerlerin başında dinimiz gelir. Dini değerlerimiz, müşterek bütün değerlerimizin birleştiricisidir. Camide, cemaatte birlikte olabilen insanlar, biribirlerine daha çok güvenirler; makam, memuriyet, kızgınlık, kırgınlık, mal, mülk, ırk, soy, sop ortadan kalkar, aralarında sadece kardeşlik duygusu kalır. YAŞ'zedeler, bölge insanına kardeşce duyguları can-ı gönülden gösterirler. Kendi doğal yaşantiları da bölge insanının yanında olmasını sağlar.

1990 yılında Malazgirt'e Alay Komutanı olarak atanmıştım. Kaymakama iadei ziyaret için Kaymakamlığa gitmiştim. Hükümet Konağına makam aracı ile vardığımda, koridorlarda insanlar oturuyordu. Beni ve aracımızı gördükleri halde umursamaz şekilde sohbetlerini sürdürüyorlardı. Onları ?Selâmün aleyküm? diyerek Allah'ın selamı ile selamladığımda, hepsi sanki komut almış gibi ayağa kalkarak selamıma cevap verdiler. Arkamda Kaymakamlık Özel Kalem Müdürü vardı. Bölgenin insanıydı. Sessizce ?İnsanlar bunu bekliyorlar? dediğini duydum.

İnsanlar kendi değerlerini, idarecilerinde de görürlerse gönülden bağlanırlar. YAŞ'zedeler görevde bulunsalardı, her taburda birkaç tane olmaları bile terörle mücadeleyi bu günküne nazaran daha güçlü kılardı.

Serdar Bey,

Bu fırsattan istifade, bir gerçeği sizinle paylaşmak istiyorum. YAŞ Kararları ile re'sen emekli edilen arkadaşların büyük bir çoğunluğu, inançlarına uygun yeni, tertemiz bir hayatı yeniden kurarak, yaşamlarını huzurlu bir şekilde sürdürüyorlar. Sadece kendilerine bu muameleyi reva görenlere biraz kırgınlar. Kin bile duymuyorlar. Bir kapıyı kapayan Allah (cc) onlara belki daha mutlu yeni bir kapı açmıştır. Ama esas kaybeden, Ordumuz ve milletimiz olmuştur.

YAŞ mağduru üyelerimiz, inancını yaşayabilmek için dünya rütbe, makam ve menfeatlerini elinin tersi ile itebilen, Türkiye'de değil, tüm dünyada nadir rastlanabilen müstesna insanlardır. Ordumuz, milletimizle ordumuzun arasında bağ olabilecek, milletin çoğuna ait olan değerlerin temsilcilerini bünyesinden söküp atmıştır. Bunun sıkıntısı daha uzun süre hissedilecektir.

Umarım, Ağustos 2008 şûrasına hakim olan akl-ı selim, sonraki şûra'larda da hakim olur da, hukuk dışı tasfiyeler tekerrür etmez.

Hak ve hukuk tanır yazınız ve içeriği için tekrar teşekkür eder, Kaleminize ve Yüreğinize kuvvet diler, sevgi ve selamlarımı sunarım. 14 Ekim 2008

Adnan Tanrıverdi

(E)Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn