Yeni Dönemde Kıbrıs (31 Mart 2004)

YENİ DÖNEMDE KIBRIS

Kıbrıs?ta Anlaşma olduğu takdirde, bir kısım toprak kaybı ile birlikte iki bölgelilik sulandırılmış  ve Türkiye'nin garantörlüğü daha sınırlandırılmış olacaktır.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen; yeni dönem iyi değerlendirilir ise, Kıbrıs'taki Türk varlığı, daha etkin ve daha ferah bir döneme girebilir.

 

Şu andaki daha iyi gibi görülen şartlar, Kıbrıs Türkü'ne arzu edilen refahı, Millî ve Manevî şuuru getirememiştir. Çünkü , Uluslararası Hukuk karşısındaki belirsizlik, Kıbrıs Türkü'nün, Türkiye?nin sağladığı tam güvenlik şemsiyesine rağmen,  geleceğe umutla bakmasına imkan vermemektedir. 1963,1967 yıllarında, 1974 Barış Harekâtı sırasında ve sonrasında Rum bölgesinden göç edenler ve 1974 Harekâtından sonra Türkiye?den Kıbrıs?a yerleştirilenler bu günkü Kıbrıs Türk nüfusunun ¾ ünden fazlasını teşkil etmektedir. Bu soydaşlarımız kendi ülkelerinde göçmen durumundadır. Kullandıkları gayri menkuller kendilerine geçici olarak verilmiştir. Mülkünün tapusuna dahi sahip olamayan insanlar, ileriye dönük olarak, Kıbrıs'ta bir yatırım yapamamakta ve geleceklerini Kıbrıs'ın dışında aramaktadır.  Bu belirsizlik, Kıbrıslı Türkleri Türkiye'ye kırgınlığa, Avrupa Birliğine Katılma isteğine ve başka ülkelere göçe zorlamıştır. Kıbrıs?taki çözümsüzlüğün temelinde göçmenler sorunu ve mülkünün tapusuna sahip olamama yatmaktadır.

Uluslararası Hukuk Normları karşısında meşru statüsünü bulan Kıbrıs Türkü, Türkiye?nin yakın ve şuurlu etkin desteği sayesinde, varlığını bu günkünden daha iyi muhafaza edecek ve sahip olduğu vatanını kaybetmemek için daha gayretli olacaktır.

Yeni Dönemde :

1. Türkiye, Kıbrıs Türkünü, vatanına bağlayacak yatırımlar için geniş kredi imkanları sağlamalı, gayrı menkulleri Rum tarafında kalanlara ve bu anlaşma ile yeniden göçmen durumuna düşeceklere yeni yerleşim imkanı yaratmalı ve Soydaşlarımızın geleceği için mülkünü elden çıkarma seçeneğine mahkum olması önlenmelidir.

2.Kıbrıs Türkü'nün gelir düzeyini yükseltmek için, Kuzey Kıbrıs'ta öne çıkarılacak sektörün hangi sektör olabileceği yeniden değerlendirilmeli ve mümkün olabilen çabuklukla bu sektörün yatırımları Türkiye tarafından sağlanmalıdır. Kıbrıs Türkü'nü Güneye, AB'ye veya bir başka ülkeye muhtaç halde bırakmamalıdır.

Kanaatimce, Kıbrıs'ta Ticaret ve İslâm alemine dönük Turizm ve dinlenme sektörüne ağılık verilmeli; böylece hem Güneyle rekabet edilmeli, hem de ayrı kültürlerin yaşamasına, daha doğrusu İslâm alemi ile bütünleşerek, Kıbrıs Türkü'nün batı kültürü içinde eriyip kaybolması önlenmelidir.

3. Kıbrıs Türkü'nün Milli ve Manevî değerlerinin yükseltilmesi için yoğun bir program ve yapılanmaya gidilmelidir. Bu programlara katılanlara ilave imkanlar sağlanmalıdır.

Sınır ötesi Soydaşlarımızın varlıklarını muhafazası, Anavatanın istikrarlı bir durumda bulunmasına ve bölgesel güç vasfını muhafazasına bağlıdır.

Türkiye bu soydaşlarımızı, bulundukları ülkelerle iyi ilişkiler için bir köprü niteliğinde görmeli, barışçı politikalarla beraber; Soydaşlarımızın İLİMDE , SAN'ATTA, TİCARETTE, SİYASETTE ve YÖNETİMDE bulundukları toplumun en ileri ve vazgeçilemez unsurları olmaları için desteklenmesini vazgeçilemez bir görev olarak benimsemelidir.

KIBRIS Türkü yeni dönemde bu desteği imtiyazlı bir şekilde yanında bulmalıdır. Eğer böyle bir politika uygulanabilirse, Çok uzun vadede Kıbrıs Türk adası haline getirilebilir.

31 Mart 2004

Adnan Tanrıverdi (Emekli Tuğgeneral)

NOT: 02.04.2004 Tarihli Vakit Gazetesinde Manşet Haber olarak yayınlandı.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn