Siyasî Beyanatlarla ilgili Yorumlar

Resepsiyon Boykotu (30 Ekim 2010)

 

YANLIŞ OLDU

IŞIK PAŞAM

Cumhurbaşkanımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonuna, davet edildiğiniz halde, Kuvvet Komutanları ile birlikte katılmadınız.

Gerekçesini de açıklamadınız.

Her halde davetin eşli, Cumhurbaşkanımızın muhterem eşlerinin başının kapalı olması sizi bu davranışa sevk etti.

Kişisel seviyede davete icabet, bir nezaket kuralıdır. Tavır koyarak, yani mazeretsiz olarak ve yanlış anlaşılacağını bilerek davete karşılık vermemek de kırgınlık ve hoşnutsuzluğun bir ifadesi ve bu soğukluğu büyüterek sürdürmek isteği olarak algılanır.

Ama kurumsal seviyede davete mazeret beyan etmeden katılmayarak, nezaket görevini, kastı öne çıkararak, yerine getirmemek olarak algılanır ki bu da devletin üst kademesinde bir çatlağın olduğu anlamına gelir.

Şimdi merak ediyorum.

Neyi Protesto ettiniz?

Sayın Cumhurbaşkanımızın daveti eşli yapmasını mı?

Sn. Cumhurbaşkanımızın eşlerinin tesettürlü olmasını mı?

Sn. Cumhurbaşkanımızın TSK' ne karşı tutum ve davranışını mı?

Hükümetin ve Sn. Başbakanımızın TSK' ne karşı tutum ve davranışlarını mı?

TSK Yüksek Komuta kademesi olarak amacınız neydi?

 Amacınıza ulaştınız mı?

Ne değişti veya değişecek?

Sn. Cumhurbaşkanının bundan sonraki davet ve resepsiyonlarının eşli olmasını mı engellediniz?

Sn. Cumhurbaşkanının eşleri tesettüründen mi vaz geçecek?

Millet değişim talebinden mi vaz geçecek?

Millet, çoğunluğu ile Silahlı kuvvetlerimiz var olsun, etkili bir protesto yaptı, gönlümüzdeki yerini pekiştirdi mi diyecek?

Şahsen yazılı ve görsel basını taradım, 2-3 gündür çevremdeki insanların tavırlarını gözledim. Tamamına yakını ve CHP lideri Sn. Kemal Kılıçtaroğlu bile sizin tavrınızı tasvip etmiyor.

Değerli Işık Paşam, yanlış yaptınız.

Değişim rüzgarını arkanıza alıp, savunma gerekleri ile milletimizin taleplerini bir bir teknede yoğurabilseydiniz, Genelkurmay Başkanlığı dönemimiz, Ülkemizin de TSK'mizin de altın dönemi olabilirdi.

Dayatmacı, müdahaleci, darbeci ve statükocu tavırlar, işi yokuşa sürmektir, rüzgara karşı yürümektir, gerginliğe çanak tutmaktır, Milletin çoğunluğunu TSK'nden soğutmaktır, Devletin üst kademesinde çekişme yaratmaktır.

Bu tavır ve doğuracağı sonuçlar Yurt savunmasını kolaylaştırmaz. Devletin itibarını arttırmaz. Millet tarafından tasvip edilmez. Askerlik yapmamak için direnen genç kuşağı askerliğe ısındırmaz.

Tavrınız, Ordumuzun, Milletimizin ve Devletimizin yararına olmamıştır.

Sonra, daha üç gün önce, MGK toplandı. Burada beraberdiniz. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin de görüşüldüğü ve irticanın iç tehdit olmaktan çıkarıldığı açıklandı.

15 yıldır, bu belgede, İslami inancın tehdit olarak gösterilmesine dayanarak, bu belge dayanak yapılarak , Milletin değerleri ile mücadele edildi.

Şimdi arkanızda böyle bir uydurma dayanak da yok. Bu yasakçı tavrınızı nasıl izah edeceksiniz?

Geriye dönüp bakınca, Ana Muhalefet Partisini resepsiyon boykotuna ve Yargıtay Başsavcısını, TBMM'ni tehdit eden muhtıra yayınlamasına, sizin tahrik etmiş olabileceğinizi düşünüyorum. 

Döneminizde Ordumuzun;

Milletimizle kaynaştığı,

Siyasetin dışına çıkarıldığı,

Milletin değerleri ile kavga etmekten vazgeçtiği,

Darbeci zihniyetin prim yapmadığı ve bu kişilerden arındırıldığı,

Milli iradenin kontrolüne sokulduğu bir yapı ve düşünce sistemine kavuşturulabileceğini, buna da sizin öncülük edeceğinize inanmıştım.

Yanılmışım. 

Işık Paşam, yanlış yapıyorsunuz.

Değişim gerçekleşecek.

Ama siz buna direnenlerin safında yer almış olacaksınız.

Tarih bu hataları teşhir edecek.

Bu inatlaşma ve takıntılar yüzünden olan memlekete ve onun samimi evlatlarına oluyor.

Milletimiz en iyilere layıktır. Gelen gün, giden günden güzel olacaktır. 30 Ekim 2010

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

 

 

 

 

 

 

 

 

35'inci Madde (27 Temmuz 2010)

 

TSK İÇ HİZMET KANUNUN
35' İNCİ MADDESİ 

İktidar ve muhalefeti ile, 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 35. maddesinin değişmesi hususunda ülke sathında bir konsensüs sağlanmıştır diyebiliriz.

Bu madde cuntacılar tarafından darbelere dayanak yapıldığı gibi, darbeci cuntaların oluşmasında da teşvik edici bir unsur olmuştur.

Mevcut hali ile, ?Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.? bu madde; Silahlı kuvvetlerimizin dış güvenlikten ziyade iç güvenliğe yönelmesine, siyasete müdahale etmesine, siyasi iktidarları vesayet altına almasına ve rejim muhafızı gibi görev yapmasına neden olmuştur.

Devamını oku: 35'inci Madde (27 Temmuz 2010)

Askeri, Siyasi İrade Kontrol Edebilmelidir (10 Haziran 2010)

POLİTİKA, ASKERÎ GÜCÜ KULLANABİLMELİDİR 

Devletler, milli güç unsurlarını kullanarak oluşturduğu politikalarla, milli dış politik hedeflere ulaşabilirler.

Askerî güç, milli hedeflere ulaşmada, uygulanacak politikaların belirleyici önemli bir unsurudur.

Coğrafi konum, ekonomik, psiko-sosyal, politik güç ve insan gücünün yanı sıra askerî güç, devletlerin politik alanda, savaşa kadar giden uygulamalarla, başka devletler üzerinde uygulanacak yaptırımları belirlerler.

Barıştan-Savaşa Askerî Gücün kullanılması;

Güvenlik meselesi devletlerin asli fonksiyonlarındandır.

Modern silahlarla donatılmış, iyi eğitilmiş disiplinli ve yeterli büyüklükteki bir ordu düşmanca davranışlar besleyen dış güçler için caydırıcı bir milli güçtür.

Ordunun barış faaliyetleri hasmı caydırıcı ve saldırıyı önleyici etkinlikleri içermelidir.

Devamını oku: Askeri, Siyasi İrade Kontrol Edebilmelidir (10 Haziran 2010)

Başsavcının Kararı Kimleri Rahatlattı (08 Nisan 2010)

 BAŞSAVCININ KARARI

KİMLERİ RAHATLATIYOR 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Balyoz Soruşturması ile ilgili olarak, 78'i muvazzaf (muvazzafların 25 general) 95 general ve üst rütbeli subayı kapsayan üçüncü dalga gözetim altına alma kararının altında imzası bulunan, özel yetkili savcılar Mehmet Berk ve Bilal Bayraktar ile koordinatör savcı Süleyman Pehlivan'ın görevlerini değiştirdi.

Devamını oku: Başsavcının Kararı Kimleri Rahatlattı (08 Nisan 2010)

Genelkurmay Başkanı İmtiyaz İstiyor (17 Mart 2010)

GENELKURMAY BAŞKANI İMTİYAZ İSTİYOR


Neden konuşuyor?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın İlker Başbuğ, Genelkurmay Genel Sekreteri ve Adli Müşavir vasıtasıyla yapılan haftalık basını bilgilendirme toplantılarının yerine, Genelkurmay İkinci Başkanı ve bazen de Kuvvet Komutanları ile birlikte bizzat kendisinin katıldığı, belirli Gazetelerin yazı işleri müdürleri ve köşe yazarlarının çağırıldığı, yeni bir basın bilgilendirme programı ihdas etti.

İlk toplantı 04 Şubat 2010 tarihinde Hürriyet ekibi ile başladı.

Bunu, Haber Türk, Milliyet ve tekrar Hürriyet ekibi takip etti.

Devamını oku: Genelkurmay Başkanı İmtiyaz İstiyor (17 Mart 2010)